30 Haziran 2012 Cumartesi

Güneş Enerjili Stadyumlarda Top 5

 Güneş Enerjili Stadyumlarda Top 5

 CalFinder'ın sıralamasına göre dünyanın güneş enerjili ilk 5 stadyumu.
 
Hangi ülkede yaşarsak yaşayalım, spor hayatımızda önemli bir yer tutar. Bu şekilde profesyonel spor takımlarına ev sahipliği yapan muazzam stadlar, dünyanın her yerinde mevcuttur.

Ne var ki, koltuk kapasitesi bazen 100,000'e kadar çıkan bu stadyumlar, genellikle enerji yiyicisidirler. Bununla birlikte, artık yeşil yapılanmaya adım atmış ve yapılarında sürdürülebilir malzeme kullanılmış stadyumlar da mevcut.

Dünya kupasının oynandığı bu günlerde, heyecana farklı şekilde ortak olmak istedik ve dünyanın güneş enerjili ilk 5 stadyumunu araştırdık. Gelin, CalFinder adlı şirketin sıraladığı "Dünyanın Güneş Enerjili En İyi 5 Stadyumu" listesine birlikte göz atalım:
1) Dragon Stadium:
Tayvan'da inşa edilen stadyum, dünyanın ilk %100 güneş enerjisiyle çalışan stadyumu. 2009 yılında açılan stad 40,000 kapasiteli ve 8,884 güneş paneliyle kaplı. Bu paneller stadyumun 3,300 ışık kaynağına ve 2 devasa skorborduna yetecek elektrik ihtiyacını fazlasıyla karşılayarak yılda 1,14 kWh elektrik üretiyor. Artan enerji üretimi Tayvan hükümeti tarafından satılıyor.
Dragon Stadium
Dragon Stadium
2) Stade de Suisse:
İsviçre'nin Bern şehrinde inşa edilmiş stad, Young Boys Bern futbol takımına ev sahipliği yapıyor. Stadyumun üstüne 2005 yılından beri 7000 güneş paneli yerleştirildi. 1,3-megawattlık entegre paneller, bu stadı dünyanın en etkileyici 2. stadı yapıyor. Bu güneş panelleri dizisi yılda 1,200,000 kWh elektrik üretiyor-bu da 400 evin elektrik ihtiyacı demek.
Stade de Suisse
Stade de Suisse
3) AT&T Park:
Amerikan Beyzbol Ligi takımlarından San Francisco Giants'a ev sahipliği yapıyor. Son teknoloji ürünü olan stad, 120-kWlık 600 güneş paneli dizisine sahip. Her ne kadar Stade de Suisse ve Dragon Stadium kadar etkili olmasa da, bu panel dizileri stadın skorbordunu çalıştırmaya yetecek gücü üretme kapasitesine sahip. Bu da 40 evin elektrik ihtiyacını giderecek güç demek.
AT&T Park
AT&T Park
4) Easy Credit Stadium:
Doğrusu bu listeye Almanya'dan bir stadyum girmezse olmazdı. ( Bilindiği gibi Almanya, güneş enerjisi sektöründe dünyada başı çekiyor.) FC Nuremberg (Nurnberg) futbol klubune ev sahipliği yapan stadyumun çatısına, 2006 yılında Siemens tarafından solar paneller yerleştirildi. Simens bu işlemi 3 hafta gibi kısa bir sürede gerçekleştirdi. Paneller yılda 140 kWh elektrik üretiyor.
Easy Credit Stadium
Easy Credit Stadium
5) Fenway Park :
Amerikan Boston Red Sox beyzbol takımının tarihi evi. Stad 1912'de açıldı ve o günden bu yana çok az değişikliğe uğradı. 2008 yılına gelindiğinde, stadın çatısına solar termal sistem yerleştirildi. Bu paneller solar elektrik güç üretmiyorlar. Farklı olarak, stadın sıcak su ihtiyacının %37'si bu panellerden elde edilen elektrikle sağlanıyor.
Fenway Park
kaynak:ntvmsnbc teknoloji

26 Haziran 2012 Salı

Tarım arazileri artık güneş enerjisiyle sulanacak

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na bağlı GAP Tarımsal Araştırma Enstitüsü'nce 2011 yılında yürütülen mobil güneş pili destekli damlama sulama sistemleri Ar-Ge projesinde sonuca ulaşıldı. Türkiye’nin en fazla güneş alan bölgesi Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin güneşini tarımsal sulama amaçlı kullanacak mobil pil üretildi.

TÜBİTAK tarafından desteklenen ve GAP Tarımsal Araştırma Enstitüsü'nce geliştirilen proje, 'güneş enerjisi ile tarımda sulama sistemleri' konusunu kapsıyor. Sulamada enerji giderlerini azaltacak proje, enerji kaynaklarına bağlı aksaklıkları da önleyecek. Sistem, üreticilere teknik ve ekonomik yönden önemli avantajlar sağlayacak. Elde edilen araştırma verilerine göre elektrik şebekesinin su kaynağından 1 kilometreden daha uzakta olması durumunda bu sistem kendini ilk senede amorti ediyor. Mobil güneş pili prototip sulama makinesi, damlama sulama sistemi ile kullanıldığında ürünün cinsine ve mevsimine göre 400 dekar alanı sulayabiliyor. İmal edilen prototip makine, tüm gerekli enerjiyi kendisi üretiyor, saatte 70 ton su atma kapasitesiyle maksimum 170 metreden su çekebiliyor.

İmal edilen makine, mobil özelliği sayesinde farklı su kaynaklarına taşınabiliyor ve kendi ürettiği elektrikle güneşi gün boyu otomatik olarak takip edebiliyor. Sistem ışınım şiddetinin yeterli olduğu bulutlu havalarda dahi çalışabiliyor.

Yapılan araştırmalara göre yeryüzüne bir yılda düşen güneş ışınım enerjisi, yeryüzünde şimdiye kadar belirlenmiş olan fosil yakıt haznelerinin yaklaşık 150 katı. Türkiye’nin ortalama yıllık toplam güneşlenme süresi 2 bin 640 saat, günlük toplam 7,2 saat. GAP Bölgesi gibi Akdeniz Bölgesi, İç Anadolu Bölgesi ve Ege Bölgesi'nin güneşlenme süreleri de dikkate alındığında, küresel ısınmadan dolayı oluşacak su ve sulama sıkıntılarına da önlem olması açısından çevreye duyarlı ve maliyeti düşürecek bu sistemlerin yaygınlaştırılması planlanıyor.

23 Haziran 2012 Cumartesi

120 milyon dolarlık proje başlıyor, İstanbul elektriği 2 yıla tamam

İstanbul’un elektrik sıkıntısını çözmek için Çanakkale boğazında deniz altına döşenecek dev projede ihale aşamasına gelindi. Deniz altına elektrik kablolarının döşeneceği projeye, Türkiye’de ilk olduğu için sadece yabancı firmalar katılacak. İnşaatına bu yıl başlanması beklenen projenin 2 yıl sonra tamamlanması planlanıyor

İstanbul ve Trakya’nın elektrik sıkıntısı giderek tırmanırken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı da sorunu çözümü için kente Çanakkale boğazında deniz altına döşenecek kablolarla elektrik taşıyacak. Projenin yapımı için Cuma günü yapılacak ihaleye, sadece deniz altında kablo döşeme yeterliliği olan firmalar katılabilecek. Türk firmaların yer almayacağı ihaleye, İtalya, Novreç ve Uzakdoğu’dan birkaç firma ilgi gösteriyor. Dünya Bankası da söz konusu projeye destek verirken, toplam bedeli 120 milyar dolar olan projenin 40 milyar dolarlık kısmını banka karşılayacak. Proje kapsamında toplam 200 kilometrelik kablo döşenmesi planlanırken, bunun 6,5 kilometrelik kısmı deniz altından geçecek. Lapseki-Bandırma arasında döşenecek kablo, deniz altından geçerek, Gelibolu-Çerkezköy santralinde yüzeye çıkacak. Böylece, Güney Marmara’daki santrallerde üretilen elektrik, İstanbul’a taşınacak. Bu bölgede 4-5 bin mw’lik santraller bulunurken, bu kapasite hem bölgeye, hem de İstanbul’a rahat rahat yetecek.

KABLO DENİZ DİBİNİN 1.5 METRE ALTINA

İhale sürecinin sorunsuz olarak sonuçlanması halinde, projenin inşaatına bu yıl içinde başlanması planlanıyor. Projenin de 2 yıl sonra tamamlanarak devreye girmesi öngörülüyor. Projenin 3 parça halinde ihale edilmesi öngörülürken, deniz altından yüzeye çıktıktan sonraki havali hatlar için de ihale süreci başlatıldı. Proje kapsamında yer altında 7 ayrı kablo döşenecek. 1 tanesi yedek olan hatların geri kalanı da 3′e fazdan 2 devre olarak hazırlanacak. Kablolar, deniz dibinin 1,5 metre altına döşenecek.

BOĞAZ’DA KONTROLLÜ TRAFİK

Projenin kablo döşeme süreci boyunca, Çanakkale Boğazındaki gemi ve tanker trafiği de kontrollü olarak sürdürülecek. Yetkililer, İzmit-Körfez geçişi gibi çeşitli projeler nedeniyle projenin güzergahında değişiklikler olduğunu belirterek, bu gibi süreçlerin de projeyi geciktirdiğine dikkat çekti. Yetkililer, yeni bir gecikmenin İstanbul için risk yaratacağına da işaret etti.

BATIK GEMİ VAR MI DİYE BAKILDI

Türkiye’de ilk defa uygulanacak bu projede, özel gemilerle kablo döşeme işlemi yapılacak. Bakanlık, proje öncesinde 2 yıllık bir hazırlık süreci gerçekleştirdi. Bu süreçte deniz dibi çalışmaları yapıldı ve dipte bir sorun olup olmadığına bakıldı. Çalışma kapsamında, deniz altında mayın ya da batık gemi gibi projeyi engelleyecek unsurlar var mı diye de araştırma yapıldı.

21 Haziran 2012 Perşembe

BP DÜNYA ENERJİ RAPORUNU AÇIKLADI: Enerji sektörü petrol zengini Arap ülkelerindeki siyasi çalkantılardan doğrudan etkilendi.

Enerji sektörü petrol zengini Arap ülkelerindeki siyasi çalkantılardan doğrudan etkilendi. Ayrıca geçen yıl yaşanan afetler ve felaketler de enerji üretimi ve tüketiminde önemli rol oynadı.
Petrol şirketi BP, dünyada enerji tüketimi ve üretimine ilişkin her yıl hazırladığı Dünya Enerji Raporu’nu açıkladı. 2011 yılının verilere göre, enerjiye olan küresel ihtiyaç artmaya devam ediyor. Bu nedenle de geçen yıl kömür tüketimi büyük artış gösterdi.
İngiliz petrol şirketi BP’nin başiktisatçısı Christof Rühl, Arap Baharı’nın enerji sektörünü etkilediğine dikkat çekiyor. Rühl “Bazı Arap ülkelerinde yaşanan siyasi huzursuzluklar ve şiddet, özellikle Libya’da petrol ve doğal gaz üretiminin fazlasıyla düşmesine yol açtı. Noksan üretim hesaplandığında toplam zarar 72 milyon ton petrole eşdeğer. Bu AB’de tüketilen ham petrolün yüzde 11′inden biraz fazla” açıklamasını yapıyor.
Bir diğer etken de Japonya’da meydana gelen nükleer facia. Fukuşima santralinde meydana gelen faciadan sonra dünya genelinde enerji üretimi 115 milyon ton petrole eşit miktarda azaldı. Buna karşın enerji tüketimi dünya genelinde geçtiğimiz yıl yüzde 2,5 oranında artış kaydetti.

“Ekonomik büyüme etkilenmedi”

Christof Rühl, ekonomik büyümenin bu durumdan etkilenmediğini, piyasaların enerji eksikliğini gidermeyi başardığını analiz ediyor. Rühl, “Piyasaların esnekliği giderek önem kazanıyor. Bu da üretimi artırmak için bir enerji kaynağının yerini başkasıyla doldurabilmek ve ticari dengeleri de yönlendirebilmek gerektiğine işaret ediyor. Geçen yıl da tüm bunlar nispeten sorunsuz bir şekilde uyumlu hale getirildi” diyor.
Örneğin doğal gaz tüketimi azalan Almanya, ABD’den kömür ihraç etti. Japonya’da likit gaz kullanımı arttı. OPEC ülkeleri, özellikle Suudi Arabistan’da, petrol üretimini arttırdı. Ancak bu önlemler enerji ihtiyacını karşılamış olsa da bunun iklim üzerinde yıkıcı etkisi oldu. Doğal gaz ve petrolün yerini ABD ile Kolombiya’dan ihraç edilen kömür alınca, geçtiğimiz yıl dünya genelinde karbondioksit salınımı da yükseldi.
Doğal Hayatı Koruma Vakfı’ndan (WWF) Regine Günther “Bu endişe verici bir facia, çok tehlikeli. Enerji kaynaklı karbondioksit salınımı bir yılda yüzde 3 oranında arttı. Bu devasa bir rakam” şeklinde konuşuyor. Bu sadece bir başlangıç”

Potsdam İklim Araştırmaları Enstitüsü’nün başiktisatçısı Ottmar Edenhofer, bu artışın süreceği görüşünde. Edenhofer “İnsanlık tarihindeki en büyük kömür döneminin başlangıcındayız. Bu sadece bir başlangıç, çünkü kömürün payı giderek daha fazla artıyor. Şu anda sera gazı emisyonlarında en büyük rakamlara ulaştık. Rakamlara bakıldığında sanki hiç iklim konferansı düzenlenmemiş gibi” yorumunu yapıyor.
Şimdiki kömür üretimi dikkate alınırsa, kömür rezervleri yüz yıldan fazla yeter. Ham petrol 54, doğal gaz kaynakları da 64 yıl yetecek kadar var. Buna karşın yenilenebilir enejilere yapılan yatırım ise oldukça az. Dünya Enerji Raporu’na göre, dünya genelinde rüzgar, güneş, biyotermal gibi yenilenebilir enerjilerin payı sadece yüzde 2

14 Haziran 2012 Perşembe

ABD'den Enerji Güvenliği Konusunda Türkiye'ye Destek





Amerika Enerji Bakan Yardımcısı Daniel Poneman, Türkiye’nin Avrupa’ya giden enerji yollarının hayati kavşak noktasında olduğunu açıkladı.

Washington’da 31’incisi yapılan yıllık Türk Amerikan Konseyi (ATC) konferansının kapanışında konuşan Enerji Bakan Yardımcısı Poneman, enerji güvenliği konusunun tüm taraflar açısından önem taşıdığını, Türkiye’nin bu tarz enerji güvenliğini sağlama açısından üstlendiği önemli rolün farkında olduklarını söyledi. Amerika’nın uzun zamandır güney koridorunu oluşturan doğal gaz boru hatlarına destek verdiğini hatırlatan Poneman, bu koridorun amacının Avrupa’ya yeni doğal gaz kaynaklarını Türkiye üzerinden sunmak olduğunu belirtti.

Amerika Enerji Bakan Yardımcısı Daniel Poneman, petrol ve doğal gazın ötesinde Türkiye’nin temiz enerji kaynaklarına da yatırım yapması gerektiğine inandıklarını söyledi. Temiz enerji sektörünün hızla büyüdüğüne dikkati çeken Amerikalı yetkili, Türkiye’nin bu fırsatı değerlendirebilecek konumda olduğunu, Türk hükümetinin 2023 yılına kadar enerji kaynaklarının yüzde 30’unu yenilenebilir yapma hedefini ise takdir ettiklerini kaydetti. Türkiye’nin rüzgar, güneş, hidroelektrik ve jeotermal enerji açısından olağanüstü yenilenebilir kaynaklara sahip olduğunun altını çizen Poneman, Amerika’nın Türk ortaklarla birlikte çalışma konusunda istekli olduğunu sözlerine ekledi.

İki ülkenin enerji alanında, fosil kaynaklara bağımlılık, enerji güvenliğinin güçlendirilmesi ve iklim değişikliği tehdidiyle mücadele gibi ortak zorlu konularla yüzleştiğini söyleyen Amerikalı yetkili, bu zorlukların beraberinde fırsatlar sunduğunu kaydetti. Poneman, Türk şirketlerle enerji verimliliği konusunda umut verici bir işbirliği olduğunu belirtti.

Türkiye’nin nükleer enerji hedeflerine de değinen Amerika Enerji Bakan Yardımcısı Poneman, 2030 yılına kadar 20 nükleer reaktör kurma planlarının gelecek vadettiğini söylese de Japonya’daki Fukuşima faciası gibi olaylardan ders çıkarılması gerektiğinin altını çizdi.

Nükleer silahlanma konusundaki tutumundan dolayı da Türkiye’yi öven Poneman, hassas nükleer malzemelerin korunması, nükleer kaçakçılıkla mücadele ve nükleer silahlanmayı önlemeyi amaçlayan diğer konularda Türkiye’yle birlikte çalışmak istediklerini söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Nisan 2010’da Nükleer Zirve için Washington’a geldiğini ve burada iki hükümetin, sınırların nükleer ve radyolojik madde kaçakçılığına karşı izlenmesi yönünde ortaklık yapma kararı aldığını hatırlatan Poneman, iki ülkenin bu konularda daha fazla işbirliği yapabileceğini belirtti.

10 Haziran 2012 Pazar

Güneş elektriğinde teşviksiz yatırım dönemi başlıyor





Özellikle Avrupa hükümetlerinin güneş enerjisinden elektrik üretimine yönelik teşvikleri azaltması ve hatta kaldırmaya başlamasına rağmen gelişen teknolojiye ve düşen maliyetlere bağlı olarak yatırımcılar yeni GES projelerini hayata geçirmeye çalışıyorlar.

Bu doğrultuda son gelişme Wuerth Solar GmbH & Co. ve Gehrlicher Solar AG adlı Alman şirketlerinin İspanya'da toplamda 500 MW'ı aşkın GES yatırımlarının hazırlığını yaptıklarına dair açıklamaları oldu.
Açıklamalara göre Wuerth Solar GmbH & Co. İspanya'nın Murcia bölgesinde 277 milyon avroluk yatırım ile 287 MW'lık güneş enerjisi santrali kurmayı planlıyor. Şirket bu yatırımı için inşa çalışmalarına 2014'ün başında başlamayı hedefliyor.

Gehrlicher Solar AG ise ülkenin Extremadura bölgesinde 250 milyon avroya yakın yatırım ile 250 MW'lık santrali devreye almayı hedefliyor. Şirket bu yatırımı için yasal izinleri 6 ila 8 ay arasında sağlayıp, 2013'ün ikinci yarısında santralin inşasına başlamayı planlıyor.

8 Haziran 2012 Cuma

Virüslerden elektrik ürettiler


 
 
ABD’li bilim insanları, mekanik enerjiyi elektriğe çeviren sağlığa zararsız virüslerden enerji üretilmesini sağlayacak bir metod geliştirmeyi başardı. `Virüs jeneratörle`, sıvı kristal ekranda `1` rakamını oluşturdu.
 
Bilim insanlarının geliştirdiği jeneratör, biyolojik materyalden piezoelektrik (belli materyallerin basınçla elektrik ortaya çıkarması) yoluyla enerji açığa çıkarılmasını sağlayan kendi alanındaki ilk örnek.

Araştırmacılar, bir kağıt kalınlığında jeneratör üreterek, bir sıvı kristal ekranı çalıştıracak kadar enerji elde etmeyi başardı. Ekranın çalışması için, bir mühendis, M13 virüslerle kaplanmış bir elektrot koluna parmağıyla basıyor. Virüsler, parmağın dokunuşundaki gücü, elektrik yüküne çeviriyor.

Gerçekleştirilen deneyde yer alan Berkeley Üniversitesi akademisyeni Seung-Wuk Lee, “Daha fazla araştırma yapmamız lazım. Ancak ‘kişisel’ güç jeneratörlerinin geliştirilmesi adına önemli bir adım attık” dedi.

AKILLI VİRÜS

Ağırlıklı olarak biyo mühendislik alanında kullanılan M13 virüsleri, insanlara zararlı olmadığı gibi, birkaç saat içinde sayıları milyonlara ulaşacak şekilde kendini kopyalayabilme özelliğine sahip. Çubuk şeklindeki virüsler, içinde bulundukları alana doğal olarak düzenli bir şekilde yayılabiliyor.

Lee ve ekibi, bakteriyofaj virüsü ilk olak testten geçirip piezoelektrik özelliği olduğunu doğruladı. Virüslerden maksimum etkinlik elde edebilmek için M13’lerin genetik yapısıyla oynandı. Ardından, her biri tek bir levha içeren 20 virüs katmanı en yüksek performans elde edebilmek için üst üste kondu. Son olarak, çok katmanlı levha, sıvı kristal ekrana kablolarla bağlı iki altın kaplama elektrotun arasına kondu (videoda ekrana bağlı kablolar neredeyse belli olmuyor).

Deneyde, 400 mili voltluk enerji tespit edildi. Bir AAA pilin (1,5 Volt) neredeyse çeyreği kadar olan enerji, ekranda “1” rakamının oluşmasını sağladı.

Lee, “Şimdi elde ettiğimiz başarıyı geliştirmenin yollarını arıyoruz... Biyoteknoloji, genetik olarak modifiye edilmiş çok sayıda virüs elde etmemizi sağlıyor. Virüslere dayanan piezoelektrik materyaller, bir gün mikro elektronik alanında büyük atılımlar sağlayabilir” dedi.

2 Haziran 2012 Cumartesi

Fethiye’de 2 Yunus Artık Özgür!







2010 yılının Eylül ayında Fethiye-Hisarönü’ndeki ufacık ve mikrop dolu bir beton havuzdan kurtarılan, Tom ve Misha adı verilen afalina türü iki erkek yunus, Born Free Foundation’ın çabaları sonucu, 20 ay süren rehabilitasyon sürecinin ardından doğal yaşam ortamlarına geri döndü.

Böylesine önemli bir doğaya geri dönüş projesi, gösteri merkezlerinde çalıştırılan yunuslar için Türkiye’de ilk kez gerçekleştiriliyor. Tüm bu süreç, doğru yapılan rehabilitasyon çalışmalarının, esaret altındaki diğer yunusların doğal yaşam ortamlarına geri bırakılması için sağlıklı bir model olarak Türkiye’de ve dünyada uygulanabileği umudunu veriyor.

1 Haziran 2012 Cuma

584 Günde 'Elektrikli' Devr-i Alem


5 kişilik mürettebatla dünya turunu tamamlayan elektrikli katamaran, güneş enerjisiyle dünya turunu tamamlayan ilk gemi oldu.

Solar panellerinin elektrik üretme kapasitesinin hızla artması, ulaşımda yeni seçenekleri gündeme getiriyor.İsviçreli bir grubun 584 güne yayılan deneyimi güneş enerjisinin önemini gösterdi.

Denize kıyısı olmayan İsviçre 'nin PlanetSolar isimli katamaranı, güneş enerjisiyle dünya turunu tamamlayan ilk gemi oldu.

5 kişilik mürettebatın bulunduğu PlanetSolar isimli katamaran, Fransa'nın güneyindeki Monako limanında coşkulu bir kalabalık tarafından karşılandı.