19 Eylül 2012 Çarşamba

Kaçak akaryakıta online takip geliyor

Tüketilen tüm akaryakıtın, üretildiği veya Türkiye’ye ithal edildiği andan itibaren online takip edileceği bildirildi.

Kaçak ve kayıt dışı akaryakıtla mücadele için geniş çaplı, yeni bir izleme ağı kurulacak. EPDK Başkanı Hasan Köktaş, Türkiye’de tüketilen tüm akaryakıtı, üretildiği veya Türkiye’ye ithal edildiği andan itibaren online takip edeceklerini açıkladı. Akaryakıt, yurda getirildiği gemilerden indiği andan rafineri-dağıtım şirketi ve bayiye kadar anlık bilgilerle kontrol altında tutulacak.
Kayıt dışı ve kaçak akaryakıtla mücadele için yeni bir izleme sistemi oluşturuluyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş, Türkiye’nin akaryakıt kaçakçılığı sorununu çözmek için Türkiye’de tüketilen tüm akaryakıtın üretildiği veya Türkiye’ye ithal edildiği andan itibaren online takip edileceğini söyledi. Bunun için akaryakıtın ithal edildiği gemilerden bayiye kadar olan tüm hareketler, rafineri-dağıtım şirketleri de dahil olmak üzere kurulacak otomasyon sistemi ile anlık takibe alınacak.
Basın mensuplarıyla Karadeniz’deki HES projelerini inceleyen Başkan Köktaş, burada gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu. Akaryakıt kaçakçılığı ile ilgili faz 1 ve faz 2 olarak ifade edilebilecek iki aşamalı bir çalışma yaptıklarını belirten Köktaş, ilk fazda uydu sistemi içeren GPS ile bayilerden anlık satış verilerinin alındığını söyledi. İkinci faz olarak akaryakıt depoları ve antrepoların da takip kapsamına alınacağını vurgulayan Köktaş, alacakları tedbirleri şöyle açıkladı: “Gemilerden akaryakıtın boşaltıldığı andan itibaren otomatik bir sayaç sistemiyle dolaşımdaki akaryakıtı takip etmeyi içeren sistem üzerine çalışıyoruz. Bununla ilgili TÜBİTAK’la tasarımı yaptık, sunumlarını aldık. Protokol taslaklarını oluşturduk. Kaçakçılıkla mücadele kurulu üyelerine sunum yapacağız. Biz orada o sunumu yaptıktan sonra TÜBİTAK’la yapacağımız protokol çerçevesinde hızlı bir şekilde sistemi devreye alacağız.”

18 Eylül 2012 Salı

Dünya enerjisinin yüzde 1'ini Türkiye tüketiyor

BP’nin enerji sektörünün tüm alt alanlarına ilişkin küresel verilerden derlediği raporda, enerji tüketimi bir önceki yıla göre yüzde 9,2 artış gösteren Türkiye’nin, dünya enerji tüketiminden yüzde 1 pay aldığı belirtildi.

Petrol tüketiminde de 2010 yılına göre yüzde 5,8′lik artışla 32 milyon ton düzeyine ulaşan Türkiye, bu alanda dünyadaki tüketimin yüzde 0,8′ini gerçekleştirmiş oldu.
ABD, 833,6 milyon ton petrolle toplam dünya tüketiminin yüzde 20,5′ini tek başına gerçekleştirirken, 461,8 milyon ton petrol tüketen Çin, yüzde 11,4′lük payla ikinci sırada yer aldı.
Türkiye, geçen yıl doğal gaz tüketimini yüzde 24,3 artıran Yunanistan ve yüzde 21,5 artıran Çin’in ardından, bir önceki yıla göre yüzde 17,3′lük tüketim artışıyla üçüncü sırada yer aldı.
Geçen yıl 45,7 milyar metreküp doğal gaz tüketen Türkiye, dünya tüketiminin yüzde 1,4′ünü gerçekleştirmiş oldu.
Çin, dünya birincil enerji kaynakları tüketiminde yüzde 21,3′lük payla başı çekerken, 18,5′lik tüketim payı ile ABD ikinci sırada yer aldı

15 Eylül 2012 Cumartesi

Antalya ve Diyarbakır’ın güneş enerjisi projelerine Avrupa’dan ödül

 
Antalya ve Diyarbakır Büyükşehir belediyeleri Eurosolar Avrupa Yenilenebilir Enerji Birliği’nin verdiği Avrupa Güneş Ödülü’ne yerel yönetimler bazında layık görüldü. Belediyelerin Eurosolar Türkiye Başarı Ödülü 17 Eylül Pazartesi günü İstanbul’da düzenlenecek ‘Yüzde 100 Yenilenebilir Enerji ve Yerel Yönetimler Konferansı’nın ardından verilecek. Eurosolar Avrupa Yenilenebilir Enerji Birliği, her yıl 10 farklı kategoride değerlendirdiği, yenilebilir enerji kaynaklarının etkili ve yenilikçi uygulamaları kapsamında Antalya Büyükşehir Belediyesi, ‘Güneşev ve Ekolojik Eğitim Merkezi’, ‘Atatürk Kültür Parkı’nın Güneş Enerjisi ile Aydınlatılması’ ve ‘Güneş Enerjili Akıllı Durak’ projelerini ödüllendirdi. Söz konusu kategoride güneş enerjisi üzerine eğitim çalışmaları yürüten Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi de Güneş Evi ve Uygulama Parkı Projesi dolayısıyla ödül alacak. Konuyla ilgili açıklama yapan Eurosolar Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, ödül kazanan projelere ve uygulamalara daha ileri aşamalara ulaşmaları ve etki alanlarının genişlemesi için bilgi ve yönlendirme desteği verdiklerini söyledi.
Uyar, “Bu çalışmaların Avrupa Güneş Ödülü kriterlerinin gerektirdiği enerjinin etkin kullanımı ve yenilenebilir enerji uygulamalarında sıfır karbon salımı hedefi, tüm kente yaygınlık, etkin uygulamalar ve tekil projelerde yenilikçilik düzeyine getirilmesini hedeflemekteyiz.” diye konuştu. Antalya ve Diyarbakır büyükşehir belediyelerinin başlattığı uygulamaların ve projelerin, bu 2 kenti ‘Sıfır Karbonlu Kent’ hedefine götürecek adımlar olduğunu belirten Uyar, bu yönde geliştirdikleri stratejilerin ve yaygın uygulamaların gelecek yıllarda Türkiye’nin Avrupa Güneş Ödülü’nü almaya en büyük adaylardan birisi olacağına inandığını kaydetti. Ödül töreni, 17 Eylül Pazartesi günü İstanbul’da düzenlenecek ‘Yüzde 100 Yenilenebilir Enerji ve Yerel Yönetimler Konferansı’nın ardından gerçekleştirilecek.

12 Eylül 2012 Çarşamba

AB'nin güneşte düşük fiyat soruşturması her iki tarafa da zarar verir

Avrupa Birliği, haksız rekabet yarattıkları gerekçesiyle Çinli güneş paneli ithalatçılarına ‘düşük fiyat’ soruşturması açıyor. AB’nin 2011 yılında Çin’den 21 milyar Euro’luk güneş paneli ithalatı yapmasının ardından haksız rekabeti önlemek için hareketen geçen yetkililer, uzakdoğulu ithalatçıları yakıt takibe aldı. Teker teker iflas etmeye başlayan üreticilerini korumak için uzakdoğulu şirketlere karşı gardını alan AB, Çin’den gelen güneş panellerinden daha yüksek gümrük vergisi alacak. Birlik tarihinin en büyük soruşturmalarından birinin başlatılacağı belirtilirken, Çin’de en büyük ihracat kalemlerinden biri olarak gördüğü güneş panellerini Avrupa’da daha fazla satmanın alternatif yollarını aramaya başladı.

Dünyanın en büyük ‘güneş enerjisi’ pazarı olan AB’ye düşük fiyattan panel satarak son 5 yılda adeta bölgeyi ele geçiren Çinliler, dünyanın en büyük üreticilerinden Q-Cells’i bile iflas ettirdi. 5 yıl önce hiç bir ithalat gerçekleştirmeyen Avrupa, son 1.5 yılda Çin’in en büyük müşterisi oldu. Bu durum kısa sürede yaklaşık 20 Avrupalı üreticiyi iflas ettirdi. Çinlilerin, devlet bankalarından aldıkları çok düşük faizli krediler ve hükümet desteği sayesinde piyasa koşullarından yüzde 80 daha ucuza satış gerçekleştirdiği ifade edildi.
 
ajansahaber

11 Eylül 2012 Salı

Yeraltından su çekmek için fazla enerji harcayanın elektriği kesilecek

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK), ”Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği”, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı.

Değişiklik ile yeraltı sularındaki aşırı su çekilmesi ve elektrik tüketimine de düzenleme geldi.
Yönetmeliğin ”usulsüz elektrik enerjisi tüketimi” başlıklı 14′üncü maddesine eklenen fıkraya göre, DSİ tarafından verilen Yeraltısuyu Kullanma Belgesi’nde belirtilen, yeraltısuyundan çekilebilecek azami su için gerekli yıllık elektrik enerjisi tüketim miktarını aşan müşterinin elektrik enerjisi, DSİ’nin bildirimi üzerine lisans sahibi tüzel kişi tarafından en geç 7 gün içerisinde kesilecek.
Yeraltısuyundan çekilebilecek azami su için gerekli yıllık elektrik enerjisi tüketim miktarını gösterir Yeraltısuyu Kullanma Belgesi alınmadan elektrik enerjisi bağlanamayacak.
Yönetmeliğin yeni sayaç takımıyla ilgili maddeleri 31 Aralık 2013 tarihinde, yeraltı sularıyla ilgili maddeleri ise bugünden itibaren yürürlüğe girecek.

ajansahaber

7 Eylül 2012 Cuma

Elektrik fiyatları yükseliyor

 Serbest tüketici piyasasında (Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezi – PMUM) 7 Eylül 2012 Cuma günü geçerli megavat başına elektrik fiyatları ortalaması 177.95 lira olarak belirlendi. Elektrik borsasında oluşan yarın geçerli en düşük fiyat 75 lira, en yüksek fiyat ise 210 lira… Bir önceki gün için belirlenen en yüksek fiyat 205 liraydı. Bu arada yarın öğleden sonra yaklaşık 8 saat süresince serbest tüketiciler için belirlenen fiyat 200 liranın üzerinde.

energynews

4 Eylül 2012 Salı

Elektrikte Suriye'ye Ambargo Yok

Türkiye’den Suriye’ye verilen elektriğin kesilip kesilmeyeceği tartışmalarına son noktayı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) koydu. İlişkilerin iyice gerildiği Suriye’ye elektrik satışına devam edilecek. EPDK Suriye’ye elektrik satmak isteyen firmalar için duyuru yaptı. Suriye’ye elektrik satmak isteyen firmalar 19 Eylül’e kadar başvuru yapacaklar.

Şimdiye kadar Suriye’ye elektrik satışını AKSA yapıyordu. Aksa Elektrik, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu çerçevesinde Birecik-Halep enerji iletim hattı üzerinden 500 MW güçte izole bölge besleme yöntemi ile Suriye’ye elektrik enerji ihraç edilmesi için EPDK’ya başvurusunu yaptı. Başvuru 1 yıl için yapılıyor. AKSA’nın yaptığı başvuru toptan satış lisansının tadil edilmesi için yapıldı. EPDK’ya başvurmadan önce de haziran ayında Suriye ile kontrat imzaladı. Başka bir firmanın Suriye ile kontratı şu anda yok. Bunun için elektrik satışında başka bir firmanın başvuru yapması beklenmiyor. Eğer başvuru olursa ihale açılacak.

Halep için hayati önemde

Aksa Elektrik, Suriye’ye 2,5 milyar kilovatsaatlik (kWh) elektrik satışı yapıyor. Türkiye’den ihraç edilen elektrik, Suriye’nin kuzeyinde yer alan Halep ve civarında kullanılıyor. Bu miktar Suriye’nin ihtiyacının yaklaşık yüzde 7’sini oluşturuyor. Söz konusu ihracat kesildiği zaman ülkenin kuzey bölgesinin ciddi bir sıkıntı yaşayacağı belirtiliyor.
Anlaşmanın büyüklüğü ise yaklaşık 200 milyon dolar civarında. Şimdiye kadar Türkiye insani koşulları düşündüğü için elektriği kesmeyi gündemine almamıştı. ‘Sıradışı gelişmeler’ yaşandığı için bu konudaki kararın Başbakan Erdoğan tarafından verileceği gündeme gelmişti. Yetkililer Türkiye’nin sattığı elektriğin o bölge için hayati öneme sahip olduğunu vurguluyor.

3 Eylül 2012 Pazartesi

Enerjide Takım Oyunu




Enerji Bakanlığı, enerji bağımlılığını azaltmak için şirketlerden ’enerji takımları’ kurarak yurtdışında yatırıma yönlendirecek.

İlk etapta Bosna-Hersek, Sudan ve Somali’de madencilik ve enerji yatırımları düşünülüyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdür Vekili Murat Karapınar, iş dünyası kuruluşlarını oluşturacakları ’enerji takımları’na davet etti.

31 Ağustos 2012 Cuma

2012 İlk Yarıyılında Türkiye Kurulu Gücü % 4.2 Arttı

Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ) raporlarından yapılan derlemeye göre 2011 yılın sonunda 52.911,1 MW olan kurulu güç, 31 Temmuz 2012 sonu itibari ile 2,228MW’lık artış ile 55.139,2 MW kapasiteye ulaştı. 2012 ilk yarıyılında 80 santral devreye alındı, 643 olan santral sayısı 723′e ulaştı. Devreye giren 80 santralin 61′i özel üretim şirketleri tarafından 11 adet santral ise otoprodüktör şirketleri tarafından devreye alındı.
İlk yarıyılda devreye giren 2,228MW’lık kapasite geçmiş yıllara oranla daha yüksek, ayrıca 2012 yılının sonlarına doğru yüksek kapasiteli doğalgaz santrallerinin devreye sokulması planlanıyor ve artan elektrik talebini karşılamada yeni devreye girecek santrallar büyük önem arz ediyor.
Yakıt cinsine göre dağılımda en çok 41 adet akarsu hidroelektrik santrali, 22 adet doğalgaz santrali ve 9 adet rüzgar santrali devreye alındı.
31 Temmuz 2012 sonu itibari ile Türkiye kurulu gücü diğer bütün santral tiplerine ve yakıt cinsine göre aşağıdaki gibi oldu:(ajansahaber)
turkiye kurulu enerji elektrik gucu 2012

turkie enerji kapasitesi gucu 2012

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Mikroheslerde Belirsizlik

Ülkemizde orta ve uzun vadede yaşanması muhtemel enerji arzındaki sıkıntıları gidermekamacıyla çıkartılan 5346 sayılı Kanun ve Lisanssız Elektrik Üretimi Yönetmeliğinin mikroheslerle ilgili kısmındaki belirsizlik yatırımcıları endişelendiriyor. Çıkarılan bu yasa ile ülke genelinde 15 bin mikrohes kurulması planlanıyordu.

Konu ile ilgili olarak Fırat Üniversitesi Öğretim elemanı Dr. Cihat TUNA yaptığı açıklamada, Lisanssız enerji üretimi yönetmeliğinin ülkemiz açısından çok hayati olduğunu ve bir an önce eksikliklerin giderilerek yatırımcıların önünün açılması gerektiğini söyledi.
Lisansız Elektrik Üretimi Yönetmeliği ne getiriyor?
Dr. Cihat Tuna “5346 Sayılı Yenilenebilir Enerji Kanunu kapsamında çıkartılan bu yönetmelikle kendi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yenilebilir enerji yatırımları yapan gerçek ve tüzel kişiler, lisans alma ve şirket kurma yükümlülüğünden muaf tutulacak. Enerji tüketen her kullanıcının enerji yatırımı yapmasının önü açılıyor. Böylece sanayicinin en önemli gider kalemini yatırıma dönüştürme imkanı sağlanıyor” dedi.

Mikroheslerde belirsizlik var

Kendi enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla hidroelektrik santral yatırımı yapmak isteyen girişimciler mikroheslerdeki belirsizlikten tedirgin. Dr. Tuna, “Çıkarılan yönetmelik hidroelektrik, rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerjiye dayalı enerji üretim tesislerini kapsıyor. Rüzgar ve güneş başvurularında sıkıntı yok ancak hidroelektrik santral başvuruları, su hakları konusunda kanuni boşluk olduğu gerekçesiyle kabul edilmiyor. Bu eksiklerin bir an önce giderilmesi lazım. Yatırımcının hevesini kaçırmamak için geliştirdiğiniz politikalarla sürekli destek olmanız lazım. Eğer özel sektörü enerji yatırımı noktasında teşvik edip, gerekli yasal düzenlemelerle önünü açamazsak ülke olarak büyük bir enerji darboğazı ile karşı karşıya kalabiliriz.

Halk ile HES yatırımcısı karşı karşıya

Dr. Tuna, “Maalesef bir çok bölgemizde özelliklede Karadeniz’de halk ile HES yatırımcısı karşı karşıya geldi. Bunun sebebi HES konusunda biraz bilgi kirliliği ve büyük oranda planlama sıkıntısı. Yapılan birkaç yanlış uygulama ve hatalı yer seçimi sebebiyle tüm ülkede HES’lere karşı ortak bir tavır alındı. Halbuki enerji ihtiyacımızı güvenilir ve yenilenebilir olarak karşılayan bu çevre dostu sistemler ülkemiz enerji yelpazesinin olmazsa olmaz bir yapı taşıdır”dedi.

Havza planlaması yaşanan sıkıntıları çözer

Dr Tuna “Gelinen nokta planlamanın önemini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Tüm gelişmiş ülkelerde uygulanan havza planlaması ülkemizde de mutlaka hayata geçirilmelidir. Havza planlaması; bir su havzasındaki tüm su kaynakları ve arazilerinin tespit edilerek bunların ihtiyaca göre sınıflandırılmasıdır. Eğer su kaynaklarımızı içme suyu, sulama suyu, enerji için kullanılacak su diye sınıflandırırsak aynı şekilde HES yapılacak arazilerimizi de sit alanı, yerleşim bölgesi vs. şeklinde sınıflandırırsak sanırım bu HES kavgalarının hiçbiri olmayacak ve enerji yatırımlarının da önü tıkanmayacaktır”dedi.

Yenilenebilir enerji cari açığa da ilaç

Dr Tuna “Dışa bağımlı olduğumuz fosil kaynaklı hammaddelerden elde edilen elektrik enerjisi talebini azaltacak bu yeni yönetmelik ülkemiz için hayati önem taşımaktadır. Halen ülkemizin enerji üretiminin yaklaşık dörtte üçü, fosil kaynaklara bağlanmış durumda. Bu fosil kaynakların yüzde 55-60′lık bölümünü de doğalgaz oluşturuyor. Elektrik üretiminde bağımlı olduğumuz doğalgaz enerjide dışa bağımlılığımızı arttırıyor. Buda ülkemiz ekonomisi için en büyük risklerin başında geliyor. Enerji arz güvenliğimizi tehdit eden bu unsur karşısında acilen yerli yenilebilir kaynaklarımızı devreye sokmamız gerekiyor”dedi.

ajansahaber

24 Ağustos 2012 Cuma

Türkiye 2019′da nükleer enerji üretecek

 
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Türkiye nükleer enerji konusunda kararlı. 2023′e 3 santral hedefinde geri adım yok” mesajı verdi. Sabah Gazetesi’nin haberine göre, Akuyu’nun ardından Karadeniz’de ikinci dört ünitelik nükleer santral için müzakereler sürerken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Türkiye nükleer enerji konusunda kararlı. 2023′e 3 santral hedefinde geri adım yok” mesajı verdi. Akkuyu NGS Elektrik Üretim proje şirketinin kurulduğunu ve çalışmalara başladığını anımsatan Yıldız, “Sinop Nükleer Santral Projesi’yle ilgili olarak Japonya , Kanada , Çin ve Güney Kore ile görüşmeler devam ediyor” yorumunu yaptı. Yıldız, Türkiye’nin 2019′da nükleer enerjiyi üreteceğini vurguladı.
Türkiye’nin 2023 yılında elektrik enerjisi kurulu gücünün 110 ila 130 bin megavat arasında, tüketimin ise 500 milyar kilovatsaat olacağını söyleyen Yıldız, “Türkiye’nin 500 milyar dolar ihracata, 2 trilyon dolar milli gelire ve dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmesi için sürekli enerji üreten güç santrallerini kurması gerekir” dedi.

Jeotermal kaynak arama sahaları ihale ediliyor

 
Balıkesir İl Özel İdaresi, 24 adet jeotermal kaynak arama ruhsatlı sahayı aramalara açıyor. Balıkesir İl Özel İdaresi’nin Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan ilanına göre, 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu’nun ilgili maddesi gereğince, Balıkesir’in Merkez ilçesi ile Sındırgı, Susurluk, Manyas, Gönen, Bigadiç, Kepsut ve Bandırma ilçelerinde bulunan ve büyüklükleri 0,14 hektar ile 4 bin 742,22 hektar arasında değişen 24 saha ihale edilecek.
Muhammen bedelleri 21 bin 857 lira ile 69 bin 100,31 lira arasında değişen sahaların ihaleleri, 5 Eylül tarihinde 14.00-14.23 saatleri arasında Balıkesir İl Encümen Toplantı Salonunda yapılacak. Şartname ve ekleri mesai saatleri içinde Balıkesir İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü’nde görülebilir ve 100 lira karşılığında aynı yerden temin edilebilir.

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Olimpiyatlarda Enerji Tasarrufu Öne Çıktı

2012 Yaz Olimpiyatları, Londra’da tüm hızıyla devam ediyor.

204 ülkeden yaklaşık 20 bin atletin madalya için kıyasıya yarıştığı Olimpiyat Oyunları, bugüne kadar düzenlenen “en yeşil” Olimpiyat olma hedefiyle de dikkat çekiyor. Organizatörler, hazırlık aşamasında dev etkinliği çevreye karşı sorumlu hale getirmek için kafa yorarken, yapıların enerji tasarruflu olmasından, minimum kaynak kullanımına kadar pek çok konuya dikkat edildi.

GE de sponsor oldu

Özellikle Pekin Olimpiyatları’ndaki çevre skandallarının ardından, Olimpiyat Oyunları’nda bu yıl üzerinde durulan en önemli konulardan biri de sürdürülebilir projeler oldu. Tarihinde ilk defa “sürdürülebilirlik” temasıyla gerçekleşen olimpiyatların küresel sponsorlarından biri de General Electric (GE) oldu. GE’nin Londra’daki ekibinden edinilen bilgilere göre, en başından itibaren yapılan tüm çalışmalar bu tema dikkate alınarak gerçekleştirildi.

Stada 14 bin ampul

Pek çok şirket bu kapsamda Olimpiyatlar için değişik projeler gerçekleştirirken, Olimpiyat Stadı’nın aydınlatılmasından, demiryolu ulaşımına kadar 120’den fazla altyapı projesine imza atan GE de kalıcı ve geçici aydınlatma sağlayan özel projeler geliştirdi. Bu projelerde kullanılan ampullerin, istenirse enerji tasarrufu sağlayacak şekilde kullanımda kalacağını ve olimpiyatlardan sonra başka projelerde yeniden kullanılabileceğini belirten GE yetkilileri, 80 bin seyirci kapasiteli olimpiyat stadını aydınlatmak için toplam 14 bin ampul kullandıklarını anlattı.
Olimpiyatların en çarpıcı sürdürülebilir altyapı projelerinden biri de GE’nin gerçekleştirdiği Tower Bridge’in ışıklandırılması oldu. Tower Bridge aydınlatması için özel bir proje geliştirdiklerini anlatan yetkililer, “Tower Bridge’in aydınlatma tasarımı, bu ünlü köprünün hem estetik mimari detaylarını vurguluyor, hem de enerji tasarrufu sağlıyor” dedi.

Tower Bridge nasıl tasarruf edecek

Köprünün taş ve metal kısımları üzerine 2 kilometreden fazla GE aydınlatma tetra contour mimari LED aydınlatması kuruldu.
2.44 metrelik uzunlukta üretilen bu malzeme, yapı alanında bükülerek mimari yapıların şekillerini alabilen elastik bir LED ışık kaynağı formuna sahip.
Projede aynı zamanda aydınlatmanın tonunu ve kullanım şeklini değiştirmeyi sağlayan kontrol üniteleri de kullanıldı.
Bu özellik farklı zamanlarda farklı aydınlatma efektlerinin uygulanabilmesini mümkün kılıyor.

200 elektrikli araç

Olimpiyat Köyü’nde kullanılan akıllı sayaçlar sayesinde, tesisleri kullananlar enerji tüketimlerini kontrol altında tutabiliyor. Olimpiyatların, ekolojik ayak izini en az seviyede tutmak için atılan diğer bazı adımlar şöyle:
Kullanılan inşaat malzemelerinin yüzde 97’si inşaat esnasında geri dönüşüme kazandırıldı.
İnşaat alanında bir beton santralı kurularak, ağır vasıtaların 60 bin kez daha az manevra yapmaları sağlandı.

8 bin 300 bisiklet

İngiltere, 2012 Yaz Olimpiyatlarına ev sahibi olmak için adaylığını koyarken, karbon emisyonlarını yüzde 50 azaltacağını iddia etmişti. Olimpiyat Parkı’nın yapımı esnasında kul­lanılan enerjinin yüzde 20’si yenile­nebilir enerji kaynakları tarafından sağlandı. Öte yandan, karbon emisyonlarını düşürmek için ziyaretçilerin etkinliklere bisikletle veya yürüyerek gitmeleri teşvik ediliyor. Londra’da 15 bin kiralama noktasında, 8 bin 300 bisiklet hazırda bekliyor.

Hürriyet

2 Ağustos 2012 Perşembe

Mahkemeden kayıp-kaçak bedelinde tüketici lehine karar

İstanbul 3. Tüketici Mahkemesi, elektrik faturasında kayıp/kaçak kullanım bedeli kesintisi yapılmasına itiraz eden ve elektrik şirketi AYEDAŞ aleyhine Üsküdar Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığı açtığı iade davasını kazanan tüketici Aziz Sülün’ü haklı bularak, elektrik şirketinin avukatlarınca açılan “karar iptali” davasını reddetti.

Üsküdar Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı’na başvuran Aziz Sülün, Anadolu Yakası Elektik Dağıtım AŞ’nin (AYEDAŞ) elektrik faturasında kayıp, kaçak bedeli olarak alınan bedeli iade etmesini talep etti.
Sülün’ün heyete sunduğu dilekçesinde, her ay kullandığı elektrikle ilgili adresine fatura geldiğini ve bu faturalarda hizmet bedeli karşılığı olmayan “K/K bedeli” adı altında kayıp, kaçak bedeli alındığını tespit ettiğini ifade edilerek, şu görüşlere yer verildi:
“Bu faturalarda bir hizmet bedeli karşılığı olmadığı açıkça belli olan, kötü niyetli diğer kullanıcıların kaçak kullanımı ve tedarikçi elektrik dağıtım firmasının ağır ihmal ve kusurları ile alt yapısının eksikliklerinden kaynaklanan kayıp ve kaçak tüketimlerinin bedeli karşılığı olarak bunun biz dürüst abonelere yansıtılması kabul edilemez.”
Faturalarda kayıp ve kaçak oranlarının bölgeler arasında farklılık gösterdiğini ve faturalara yansıtılan oranlarda bile bir tutarsızlığın görülebileceğini aktaran Sülün’ün dilekçesinde, “Bir başkasının işlemiş olduğu suç, diğer taraftan dürüst tüketiciye yansıtılmakta, işlemediğim bir suç ile kişisel onurum zedelenmekte ve şahsıma atfen kusur izafe edilmektedir” ifadeleri yer aldı.
Sülün dilekçesinde, haksız ve hukuksuz olarak alınmış bedel veya bedellerin toplamı olan 28,67 TL’nin yasal faiziyle birlikte kendisine iadesi kararı verilmesini talep etti.
Aziz Sülün’ün başvurusuyla ilgili karar veren Üsküdar Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı, 8 Şubat 2012′de verdiği kararla, 28 Eylül 2011 ve 28 Kasım 2011 tarihlerinde kesilen toplam 8,21 TL kayıp kaçak bedelinin tüketiciye iade edilmesine hükmetti.

31 Temmuz 2012 Salı

Tasarruftan "lamba kapatmayı" anlıyoruz


Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği’nin (TürkBESD) tüketici trend araştırmasına göre, araştırmaya katılanların yüzde 55′i gereksiz lambaları kapatarak, yüzde 44′ü enerji tasarruflu ampuller kullanarak, yüzde 32′si ise boşa su akıtmayarak enerjiden tasarruf ettiklerini belirtiyor.

TürkBESD açıklamasına göre araştırma, Türkiye’deki konutlarda kullanılan toplam elektrik miktarının yüzde 50′sinin beyaz eşyaların kullanımında gerçekleşmesine rağmen, tüketicilerin enerji tasarrufunu konutlarda kullanılan toplam miktarın yalnızca yüzde 14′ünü oluşturan aydınlatma araçları üzerinden yapmaya çalıştığını belirledi.
Buna göre, araştırmaya katılanların yüzde 55′i gereksiz lambaları kapatarak, yüzde 44′ü enerji tasarruflu ampuller kullanarak, yüzde 32′si ise boşa su akıtmayarak enerjiden tasarruf ettiklerini belirtirken, enerji tasarruflu ürünler kullananların oranı yalnızca yüzde 23′te kaldı.

Üç kişiden biri A ürün peşinde

Araştırmada göze çarpan bulgulardan biri de tüketicilerin yüzde 94;’nün hanede enerji tasarrufunu “çok önemli” ve “önemli” olarak belirtmesi. Buna karşın araştırmaya katılanların yüzde 2′ye yakın bir kesimi hanede enerji tasarrufunun önemsiz olduğuna inanıyor.
Çamaşır ve bulaşık makinesi kullanımında 35 yaş üstünde olan grubun yüzde 72′si ısı derecesi ayarı yaptığını belirtiyor. Araştırma sonuçlarına göre kadınlar, beyaz eşyaların su ve enerji tasarrufu sağlaması kapsamında erkeklere göre daha duyarlı davranıyor.
Ayrıca 35 yaş üstünde olan her 3 kişiden biri de beyaz eşya alımlarında alınması planlanan ürünün enerji ve su tasarrufu sağlamasına dikkat ediyor.

Yarımız bulaşığı elde yıkıyor

Araştırmada ürün kalitesi, beyaz eşya satın alma kararında en belirleyici etken olarak öne çıkıyor. Beyaz eşya satın alımlarında 35 yaş üstündeki kişilerin yüzde 44′ü satın alma kararını bir başka kişiyle birlikte verirken, yüzde 40′ı alacağı ürüne kendisi karar veriyor.
Satın alma kararında en önemli rolü yüzde 63 ile ürünün kaliteli olması oynarken, marka bilinirliği yüzde 51 ile ikinci sırada yer alıyor.
Enerji/su tasarrufu, yenilikçi ürün, servis kalitesi, fiyat ve tasarım satın alma kararını etkileyen diğer faktörler olarak sıralanıyor. Öte yandan, beyaz eşya satın alınan yerler arasında yetkili bayiler yüzde 88,9 ile ilk sırada yer alıyor.
Araştırma sonuçları, AB gelir grubu ile üniversite mezunlarının yüzde 70′inin A ve B sınıfı enerji verimli ürünler arasındaki farkı bildiğini de ortaya koydu.
Tüketicilerin yüzde 50′si bulaşıklarını makinede yıkadığını belirtirken, C gelir grubunda yaygın olarak 5 kişiden biri bulaşıklarını her zaman elde yıkadığını söylüyor.
35 yaş ve üstündeki kişilerin yüzde 48′i enerji verimliliği kapsamında tasarruflu ampuller kullandığını ifade etmesine rağmen, AB gelir grubunun yüzde 24′ü ise enerji verimliliği doğrultusunda hiçbir önlem almadığını belirtiyor.

Beyaz eşyada hız istiyoruz

Araştırma tüketicilerin geleceğin beyaz eşyalarından ne beklediğini de ortaya koydu.
Katılımcılara herhangi bir yönlendirme yapılmadan yöneltilen soruya verilen cevaplara göre gelecekte beyaz eşyalarda olması en çok istenen özellik “daha hızlı yıkama ve kurutma” işlevi.
Geleceğin beyaz eşyasında aranan diğer özellikler ise su ısısını kendi kendine ayarlama, ev dışından kumanda ile çalışabilme, çamaşırı ütülenmiş olarak çıkarabilme ve ses tanıma özelliği şeklinde sıralanıyor.
Öte yandan 15 yaş üzerinde bin 384 kişiyi kapsayan ve İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Erzurum, Gaziantep, Konya, Kayseri, Manisa, Samsun, Trabzon illerinde gerçekleştirilen araştırmada, tüketicilerin enerji tasarrufu bilinci, beyaz eşya satın alma kararında etkili olan unsurlar ve gelecekte beyaz eşyaların özelliklerine yönelik beklentiler sorgulandı.

Doğru bilinen yanlışlar

TürkBESD Yönetim Kurulu Başkanı Özcan Aydilek, konutlarda enerji tasarrufuna ilişkin doğru bilinen yanlışlar olduğunu belirterek, tüketicilerin bu konudaki farkındalığının artırılması gerektiğini söyledi.
Bu amaçla, hükümet ile ortak hareket ederek bir çalışma başlatmayı hedeflediklerini belirten Aydilek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Araştırma sonuçları gösterdi ki halkımız boşa yanan lambaları kapatarak ya da enerji tasarruflu ampuller kullanarak tasarruf etmeye çalışıyor. Ancak, konutlarda kullanılan elektriğin dağılımına bakıldığında bu yöntemlerin enerji tasarrufu açısından çok da verimli olmadığını görüyoruz. Türkiye’de toplam elektrik üretiminin yüzde 24′ü konutlarda kullanılıyor. Bu miktarın yarısı ise yalnızca beyaz ev eşyalarının kullanımında tüketiliyor. Bu da Türkiye’nin toplam elektrik tüketiminin yüzde 12′sine karşılık geliyor. Buna karşın aydınlatma araçlarının konutlardaki elektrik tüketimindeki payı yüzde 14. Enerji tasarrufu sağlayan ürünlerin kullanımıyla konutlarda çok daha yüksek miktarda enerji tasarrufu sağlamak mümkün. Tüketicinin bu konuda bilinçlendirilmesi hem hane hem de ülke ekonomisine kayda değer katkı sağlayacaktır. Bu konudaki farkındalığı artırmak adına hükümet ile el ele vererek çalışacağız.”

ajansahaber

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Hindistan'da son 10 yılın en büyük elektrik kesintisi

Ülkenin kuzeyinde sıcak hava nedeniyle aşırı ihtiyacı artık karşılayamayan elektriğin gece kesilmesi, Yeni Delhi metrosu dahil olmak üzere yüzlerce tren seferini durdurdu.

Enerji Bakanı Suşil Kumar Şinde, sabah elektriğin yüzde 60’ının, 8 şehirde yeniden verilmeye başlandığını, diğer kentlerde durumun gün içinde düzeleceğini belirterek, kesintiyi araştırmak için bir soruşturma heyeti kurduğunu bildirdi.
Hindistan’da ekonominin büyümesiyle, elektriğe olan ihtiyaç hızla artarken, 2001 yılından bu yana ülkenin kuzeyinde ilk kez büyük bir elektrik kesintisi yaşandı.
Bu sene yeterince etkili olmayan muson sezonu, Hindistan’da sıcaklığı arttırırken, ülkede serinlemek amacıyla kullanılan elektrik tüketimi de artış gösterdi.
200 milyon nüfusu olan Uttar Pradeş eyaletinin Enerji Bakanı Shivpal Singh Yadav, en yoğun saatlerde 11 bin megavat enerji ihtiyacı oluştuğunu, ancak eyaletin sadece 9 bin megavat sağlayabildiğini söyledi.
Uttar Pradeş’in Elektrik Kurumu Başkanı Avniş Awasthi de kesintinin, bazı eyaletlerin yaz aylarında izin verilenden fazla elektrik kullanmasından kaynaklandığını ifade etti.

Milliyet

27 Temmuz 2012 Cuma

Bu Köyde Sadece Güneş Var

Sanno adındaki küçük Japon köyü dünyanın ilk %100 güneşenerjisiyle yaşayan yerleşimi oldu.

Japonya'da yaşanan Fukushima nükleer felaketinden sonra nükleer santrallerini durduran Japonya ciddi enerji problemi yaşadı. Büyük felaketin yıkımını üzerinden kısa sürede atan Japonya, yeni nükleer santraller inşa etmeye başladı. Bunun yanında alternatif enerji kaynakları arayan Japon halkı kendi içinde çalışmalara başlamış bile.
Japonya'nın kırsal kesiminde yer alan 11 haneden oluşan ve 60 yaş ortalamalı Sanno köyü sakinleri kendi aralarında topladıkları para ile köylerine 216 adet güneş enerjisi paneli kurdurdular. Kendilerine 215 bin dolara mal olan ve bir nehir boyunca uzanan bu güneş enerjisi panelinin yıllık 40,000 kWh enerji üretmesi bekleniyor.
Bu şekilde Sanno köyü, dünyanın ilk %100 güneş enerjisiyle yaşayan yerleşim birimi ünvanını kazanmış oldu. Bu şekilde ileriye dönük iyi bir yatırım yapan Sanno köyü sakinleri daha yaşanabilir, çevreci ve yeşil bir yerleşim birimi olarak diğer yerleşim yerlerine örnek olacak gibi gözüküyor.

26 Temmuz 2012 Perşembe

Deprem sigortası olmayana elektrik ve su yok

Yeni Afet Sigortaları Kanunu'na göre zorunlu deprem sigortası yaptırmayanlar, elektrik ve su aboneliği alamayacaklar.

Zorunlu Deprem Sigortası'nda son gün 18 Ağustos. Yeni Afet Sigortaları Kanunu gereğince, 'zorunlu deprem sigortası' yaptırmayanlar 18 Ağustos'tan sonra elektrik ve su aboneliğini başlatamayacak. Bu durumdan en çok kiracılar etkilenecek. Çünkü kiralayacağı evin deprem sigortası yoksa elektrik, su gibi abonelikleri üzerine alamayacak, elektriksiz ev susuz kalacak.
6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu 18 Mayıs 2012'de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanunun 'Yükümlülüklerin Saptanması ve Sigortanın Kontrolü' başlıklı 11. maddesinin 3'ncü fıkrası gereğince elektrik ve su abonelik işlemlerinde artık zorunlu deprem sigortası aranacak. Abonelik esnasında istenilen evrakların içinde 'zorunlu deprem sigortası' poliçesi de bulunacak. Zorunlu deprem sigortası yaptırmayanlar su ve elektrik abonelik işlemlerini yaptıramayacak.

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Almanya ve Çin Arasında Solar Kriz

Almanya Federal Çevre Bakanlığı, Çin'in uluslararası rekabet kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle Pekin aleyhine dava açmaya hazırlanıyor.

Almanya, güneş enerjisi sektöründe Çin ile kriz yaşıyor. Alman firmaları ekonomik kriz nedeniyle birer birer kapılarına kilit vururken, Pekin yönetiminin ucuz kredilerle kendi şirketlerini desteklemesi iki ülke arasında krize neden oldu. Almanya Federal Çevre Bakanı Peter Altmeier, Çin'in uluslararası rekabet kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle Pekin aleyhine anti-damping kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle dava açmaya hazırlanıyor.
ZDF televizyonuna konuşan Altmeirer, Alman şirketlerinin içinde bulunduğu zor durumun aşılması için Çin'e karşı harekete geçmeye hazırlandıklarını duyurdu. Ancak uzmanlar, Çin ile girilecek böyle bir gerilimden Almanya'nın zararlı çıkacağı görüşününde Son yıllarda güneş enerjsine yönelik yatırım yapan şirketler Almanya'da beklediklerini bulamadı. Ayrıca devletin mali yardım musluklarını da kapatmaya başlaması şirketlerin birer birer iflas etmesine sebep oldu.

ajansahaber

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Güneş Enerjisiyle Çalışan Araçlar Körfez Pistinde Yarıştı

Yurdun çeşitli bölgelerindeki üniversitelerde geliştirilen ve Tübitak’ın destek verdiği üniversitelerin TÜBİTAK Alternatif Enerjili Araç Yarışları bugün Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ün verdiği startla başladı.
Yurdun çeşitli bölgelerindeki üniversitelerde geliştirilen ve Tübitak’ın destek verdiği üniversitelerin TÜBİTAK Alternatif Enerjili Araç Yarışları bugün Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ün verdiği startla başladı.Toplumda alternatif enerjinin gerekliliğinin farkındalığını yaratmak amacıyla organize edilen Formula G yarışına 40 üniversiteden 41 takım, Hidromobil yarışına ise 24 takım katıldı. Üniversiteli öğrencilerin tasarladığı araçların katıldığı yarışlarda amaç alternatif enerjileri toplumun geneline yaymak olduğu belirtildi. Yarışmanın startını veren Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün yaptığı konuşmada “Kuşkusuz güneşten elde ettiğimiz enerjiyi, otomobil sanayinde de kullanacağız çünkü enerjinin depolanması gibi alanlarda çok ciddi çalışmalar var.” dedi Bakan şöyle devam etti:

” Mesela biz bir nano teknoloji çalışması yaptık. Tübitak orada bir çok akademisyenle nano teknolojinin, aynı zamanda enerji üretimi ve enerji depolanması konsundaki çalışmalara da değindik. Nano teknolojisi gelişmelerle birlikte güneşten enerji elde etme hızı daha da artacak. Aynı zamanda çok daha küçük alanlarda çok daha büyük enerji depolanması da olacak. Bunun için bu çalışmalar çok önemli bir adım. Bunları yapanlar zaten üniversiteler ve oradaki genç arkadaslar. Teknolojinin geliştirilmesi açısından bu yarışlar önemli her yıl destekliyoruz bu yarışmaları Tübitak olarak. Ama bunun kadar önemli olan bir şey daha var. Bir takım çalışması var. Burada sadece bir pilot oturuyor buraya yarış yapıyor, ama arka planda onun bir takımı var. O teknik ve teknolojik çalışmaları, yazılım yapan optimizasyonu sağlayan onun yolda enerjiyi en verimli bir şekilde kullanmasını sağlayan bir takım çalışması var. Buda son derece önemli”


Kaynak: haberler.com

10 Temmuz 2012 Salı

Tarihi su değirmeni un yerine elektrik üretiyor

Antalya'nın Akseki ilçesi Murtiçi yerleşim yeri yakınlarında bulunan 500 yıllık tarihi su değirmeninde elektrik üretiyor.

Akseki’nin Murtiçi yerleşim yeri yakınlarında bulunan 500 yıllık tarihi su değirmeni 20 yıldır 200 volt elektrik üretiyor. 500 yıllık tarihi su değirmenini kiralayıp restauranta dönüştüren işletmeci Mehmet Dönmez, burada kurduğu küçük santral ile elektrik üretmeye başladı. Dönmez, restoranın elektrik ihtiyacını bu değirmenden sağlıyor.
Tarihi değirmeni 20 yıl önce restauranta çeviren Mehmet Dönmez, elektrik üretmek için bir kilometre ileriden getirdiği su ile elektrik ürettiğini ve restaurantının elektrik ihtiyacını karşıladığını söyledi.
Akseki’nin Murtiçi yerleşim merkezi yakınlarında bulunan Ferfir mevkiinde bulunan tarihi su değirmeninin geçmişinin 500 yıla dayandığını söyleyen Dönmez, “Eskiden Yörükler yaylaya giderlerken, tahıllarını öğütüp, un yaptırıyorlardı. Şimdi ise restaurant olarak işletiyorum. 200 volt elektrik üretiyorum. 20 lamba ve iki buzdolabını rahatlıkla işletebiliyor ve ihtiyacımızı karşılıyor” dedi

6 Temmuz 2012 Cuma

Rusya, Türk elektrik piyasasına devlet şirketi Inter RAO ile giriyor

Türkiye’nin enerji sektöründen en büyük partneri olan Rusya, şimdi de elektrik piyasasına devlet şirketi Inter RAO ile giriyor. Rusya enerji politikalarının mimarı İgor Seçin’in politikalarını belirlediği Inter RAO, Türkiye’de şirket kurdu. Rusya’nın en büyük bankası Sberbank’ın Denizbank’ı satın almasının ardından Rus şirketlerin Türkiye’ye olan ilgileri artıyor.

Inter RAO kurumundan yapılan açıklamada, Türkiye’de açılan şirketin isminin Inter RAO Turkey Enerji Holding olduğu belirtildi. Rus elektrik kurumunun yurtdışındaki başka şirket hissedarları ise Türkiye’de kurulan firmanın kurucuları arasında yer aldı. Inter RAO açıklamasında, önce Türk piyasasında araştırma çalışmaları yapacaklarını belirtti.
Kommersant gazetesi değerlendirmesinde, “Türk enerji piyasasında devlet en faal satıcı konumunda… Devlet 2010-2012 yılları arasında satışlardan yaklaşık 3,85 milyar dolar kazandı. İhaleler ise sonbahara doğru başlayacak. İnter RAO, Türkiye’deki şirketinden Türk enerji hisselerini satın almak için yararlanabilir” yorumunda bulundu.
Rus enerji kurumunun Türk piyasasını yıllardır araştırdığı belirtilen haberde, Başkanı Boris Kovalçuk’un daha önce gazeteye, “Türk ekonomisi gelişiyor, dünyanın dev 20 arasına giriyor, dolayısıyla ekonomik kalkınma düzeyi gereği enerji fiyatının da artacağını bekliyoruz” yorumunda bulunduğu ifade edildi.
Otkrıtie araştırma şirketi uzmanı Sergey Beyden’e göre, Türkiye enerji kıtlığı bulunan bir ülke, bu da yatırımcıların ülkenin enerji sektörüne olan faal ilgisini ortaya koyuyor. Rus uzman, “Daha önce RusGidro kurumu da Türkiye’ye ilgi duyuyordu, fakat geçenlerde şirket yurtdışı projelerinden vazgeçti. Burada İngiltere’nin yaşadığı olay da tekrarlanabilir. 1990′lı yılların sonunda İngiltere’de benzer durumda çoğu şirketin sektöre faal girişi söz konusu olmuştu. Fakat daha sonra bu enerji sektöründe gereğinden fazla yatırım yapılmasına ve elektrik enerjisi fiyatlarının da düşmesine neden oldu” yorumda bulundu.
2011 sonu bilançosuna göre şirketin aktif büyüklüğü 18 milyar dolar. Dış yatırım için 1 milyar Euro’nun üzerinde kredi imkanı bulunan şirketin, 18 bin megawatlık kurulu gücü bulunuyor.

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Türkiye'de Güneş Pili Üretimi Başlıyor

Türkiye yenilenebilir enerji alanında yaptığı araştırmaların meyvesini almaya hazır. Orta Doğu Teknik Üniversitesi bünyesinde kurulan Güneş Enerjisi Araştırma ve Uygulama Merkezi (GÜNAM) güneş pili üretimine dair tarihi açıkladı. “Yaklaşık bir yıl sonra ilk yerli güneş pilinin özel sektör tarafından üretimine başlanacağını düşünüyoruz. Bizim burada önemli bir etkimiz olacak.”


2009 yılında üniversite bünyesinde kurulan Güneş Enerjisi Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (GÜNAM) güneş pilleri üretimine yönelik çalışmalar yapıyor. GÜNAM Müdürü Prof. Dr. Raşit Turan, “Yaklaşık bir yıl sonra ilk yerli güneş pilinin özel sektör tarafından üretimine başlanacağını düşünüyoruz. Bizim burada önemli bir etkimiz olacak” diye konuştu.

En az 20 milyon dolar
Güneş enerjisi teknolojilerinin Türkiye’de üretilmesine yönelik önemli Ar-Ge çalışmaları yürüten Turan, şunları söyledi: “Bir üretim yatırımı minimum 20 milyon dolardan başlıyor. Güneş enerjisi yatırımlarının Ar-Ge altyapısını oluşturmaya çalışırken, Türkiye’de bu teknolojinin yapılabilirliğini göstererek, özel sektör firmalarının yatırım yapmasını da teşvik ediyoruz.”

Türkiye’nin toplam enerji ihtiyacının yaklaşık 200 bin
 gigavat saat (GWs) olduğunu belirten Turan, şu bilgileri verdi: “Bu ihtiyaç üç bin kilometrekarelik, yani Tuz Gölü kadar bir alanı kaplayacak güneş enerjisi panellerinden sağlanabilir. Bu aslında güzel çılgın bir proje olabilir ama teknik olarak mümkün değil. Güneş enerjisinin yapısı itibariyle Türkiye’de enerjinin yüzde 100’ü olmaz. Bizim ilk etapta hedefimiz toplam enerji üretiminin yüzde 10’unun güneşle karşılanması.”

54 milyar dolarlık fatura
Türkiye’de toplam enerji ihtiyacının yüzde 75’inin ithal edildiğini belirten Turan: “2011 yılında enerjiye 54 milyar dolar ödedik, bu rakam cari açıkta önemli paya sahip. Çalışmalarımızla Türkiye’de güneş enerjisi teknolojilerinin ve güneş enerjisi güç istasyonlarının kurulmasına ve dolayısıyla geleceğimize katkı sağladığımızı düşünüyorum.”

TOFAŞ güneş enerjili arabayı sergileyecek
GÜNAM Müdürü Raşit Turan, işbirliği yaptıkları şirketler arasında Nurol, Tofaş, Arçelik, Tera Solar, Sunlego’nun olduğunu söyledi. Turan, TOFAŞ’ın, ürettiği bazı araçların tavanına fotovoltaik güç sistemi yerleştirerek, araç içini soğutma ve havalandırma amaçlı kullanmak istediğini belirtti.
30 milyar dolarlık pazar

Rüzgar Enerjisi Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Oğuz Uzol rüzgar santrallarının toplam kurulu gücünün bin 806 MW olduğunu belirtti. Uzol, “Bu da önümüzdeki 10 yılda rüzgar türbini açısından 20-30 milyar dolarlık pazar oluşacağını gösteriyor” dedi.

ntvmsnbc

30 Haziran 2012 Cumartesi

Güneş Enerjili Stadyumlarda Top 5

 Güneş Enerjili Stadyumlarda Top 5

 CalFinder'ın sıralamasına göre dünyanın güneş enerjili ilk 5 stadyumu.
 
Hangi ülkede yaşarsak yaşayalım, spor hayatımızda önemli bir yer tutar. Bu şekilde profesyonel spor takımlarına ev sahipliği yapan muazzam stadlar, dünyanın her yerinde mevcuttur.

Ne var ki, koltuk kapasitesi bazen 100,000'e kadar çıkan bu stadyumlar, genellikle enerji yiyicisidirler. Bununla birlikte, artık yeşil yapılanmaya adım atmış ve yapılarında sürdürülebilir malzeme kullanılmış stadyumlar da mevcut.

Dünya kupasının oynandığı bu günlerde, heyecana farklı şekilde ortak olmak istedik ve dünyanın güneş enerjili ilk 5 stadyumunu araştırdık. Gelin, CalFinder adlı şirketin sıraladığı "Dünyanın Güneş Enerjili En İyi 5 Stadyumu" listesine birlikte göz atalım:
1) Dragon Stadium:
Tayvan'da inşa edilen stadyum, dünyanın ilk %100 güneş enerjisiyle çalışan stadyumu. 2009 yılında açılan stad 40,000 kapasiteli ve 8,884 güneş paneliyle kaplı. Bu paneller stadyumun 3,300 ışık kaynağına ve 2 devasa skorborduna yetecek elektrik ihtiyacını fazlasıyla karşılayarak yılda 1,14 kWh elektrik üretiyor. Artan enerji üretimi Tayvan hükümeti tarafından satılıyor.
Dragon Stadium
Dragon Stadium
2) Stade de Suisse:
İsviçre'nin Bern şehrinde inşa edilmiş stad, Young Boys Bern futbol takımına ev sahipliği yapıyor. Stadyumun üstüne 2005 yılından beri 7000 güneş paneli yerleştirildi. 1,3-megawattlık entegre paneller, bu stadı dünyanın en etkileyici 2. stadı yapıyor. Bu güneş panelleri dizisi yılda 1,200,000 kWh elektrik üretiyor-bu da 400 evin elektrik ihtiyacı demek.
Stade de Suisse
Stade de Suisse
3) AT&T Park:
Amerikan Beyzbol Ligi takımlarından San Francisco Giants'a ev sahipliği yapıyor. Son teknoloji ürünü olan stad, 120-kWlık 600 güneş paneli dizisine sahip. Her ne kadar Stade de Suisse ve Dragon Stadium kadar etkili olmasa da, bu panel dizileri stadın skorbordunu çalıştırmaya yetecek gücü üretme kapasitesine sahip. Bu da 40 evin elektrik ihtiyacını giderecek güç demek.
AT&T Park
AT&T Park
4) Easy Credit Stadium:
Doğrusu bu listeye Almanya'dan bir stadyum girmezse olmazdı. ( Bilindiği gibi Almanya, güneş enerjisi sektöründe dünyada başı çekiyor.) FC Nuremberg (Nurnberg) futbol klubune ev sahipliği yapan stadyumun çatısına, 2006 yılında Siemens tarafından solar paneller yerleştirildi. Simens bu işlemi 3 hafta gibi kısa bir sürede gerçekleştirdi. Paneller yılda 140 kWh elektrik üretiyor.
Easy Credit Stadium
Easy Credit Stadium
5) Fenway Park :
Amerikan Boston Red Sox beyzbol takımının tarihi evi. Stad 1912'de açıldı ve o günden bu yana çok az değişikliğe uğradı. 2008 yılına gelindiğinde, stadın çatısına solar termal sistem yerleştirildi. Bu paneller solar elektrik güç üretmiyorlar. Farklı olarak, stadın sıcak su ihtiyacının %37'si bu panellerden elde edilen elektrikle sağlanıyor.
Fenway Park
kaynak:ntvmsnbc teknoloji

26 Haziran 2012 Salı

Tarım arazileri artık güneş enerjisiyle sulanacak

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na bağlı GAP Tarımsal Araştırma Enstitüsü'nce 2011 yılında yürütülen mobil güneş pili destekli damlama sulama sistemleri Ar-Ge projesinde sonuca ulaşıldı. Türkiye’nin en fazla güneş alan bölgesi Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin güneşini tarımsal sulama amaçlı kullanacak mobil pil üretildi.

TÜBİTAK tarafından desteklenen ve GAP Tarımsal Araştırma Enstitüsü'nce geliştirilen proje, 'güneş enerjisi ile tarımda sulama sistemleri' konusunu kapsıyor. Sulamada enerji giderlerini azaltacak proje, enerji kaynaklarına bağlı aksaklıkları da önleyecek. Sistem, üreticilere teknik ve ekonomik yönden önemli avantajlar sağlayacak. Elde edilen araştırma verilerine göre elektrik şebekesinin su kaynağından 1 kilometreden daha uzakta olması durumunda bu sistem kendini ilk senede amorti ediyor. Mobil güneş pili prototip sulama makinesi, damlama sulama sistemi ile kullanıldığında ürünün cinsine ve mevsimine göre 400 dekar alanı sulayabiliyor. İmal edilen prototip makine, tüm gerekli enerjiyi kendisi üretiyor, saatte 70 ton su atma kapasitesiyle maksimum 170 metreden su çekebiliyor.

İmal edilen makine, mobil özelliği sayesinde farklı su kaynaklarına taşınabiliyor ve kendi ürettiği elektrikle güneşi gün boyu otomatik olarak takip edebiliyor. Sistem ışınım şiddetinin yeterli olduğu bulutlu havalarda dahi çalışabiliyor.

Yapılan araştırmalara göre yeryüzüne bir yılda düşen güneş ışınım enerjisi, yeryüzünde şimdiye kadar belirlenmiş olan fosil yakıt haznelerinin yaklaşık 150 katı. Türkiye’nin ortalama yıllık toplam güneşlenme süresi 2 bin 640 saat, günlük toplam 7,2 saat. GAP Bölgesi gibi Akdeniz Bölgesi, İç Anadolu Bölgesi ve Ege Bölgesi'nin güneşlenme süreleri de dikkate alındığında, küresel ısınmadan dolayı oluşacak su ve sulama sıkıntılarına da önlem olması açısından çevreye duyarlı ve maliyeti düşürecek bu sistemlerin yaygınlaştırılması planlanıyor.

23 Haziran 2012 Cumartesi

120 milyon dolarlık proje başlıyor, İstanbul elektriği 2 yıla tamam

İstanbul’un elektrik sıkıntısını çözmek için Çanakkale boğazında deniz altına döşenecek dev projede ihale aşamasına gelindi. Deniz altına elektrik kablolarının döşeneceği projeye, Türkiye’de ilk olduğu için sadece yabancı firmalar katılacak. İnşaatına bu yıl başlanması beklenen projenin 2 yıl sonra tamamlanması planlanıyor

İstanbul ve Trakya’nın elektrik sıkıntısı giderek tırmanırken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı da sorunu çözümü için kente Çanakkale boğazında deniz altına döşenecek kablolarla elektrik taşıyacak. Projenin yapımı için Cuma günü yapılacak ihaleye, sadece deniz altında kablo döşeme yeterliliği olan firmalar katılabilecek. Türk firmaların yer almayacağı ihaleye, İtalya, Novreç ve Uzakdoğu’dan birkaç firma ilgi gösteriyor. Dünya Bankası da söz konusu projeye destek verirken, toplam bedeli 120 milyar dolar olan projenin 40 milyar dolarlık kısmını banka karşılayacak. Proje kapsamında toplam 200 kilometrelik kablo döşenmesi planlanırken, bunun 6,5 kilometrelik kısmı deniz altından geçecek. Lapseki-Bandırma arasında döşenecek kablo, deniz altından geçerek, Gelibolu-Çerkezköy santralinde yüzeye çıkacak. Böylece, Güney Marmara’daki santrallerde üretilen elektrik, İstanbul’a taşınacak. Bu bölgede 4-5 bin mw’lik santraller bulunurken, bu kapasite hem bölgeye, hem de İstanbul’a rahat rahat yetecek.

KABLO DENİZ DİBİNİN 1.5 METRE ALTINA

İhale sürecinin sorunsuz olarak sonuçlanması halinde, projenin inşaatına bu yıl içinde başlanması planlanıyor. Projenin de 2 yıl sonra tamamlanarak devreye girmesi öngörülüyor. Projenin 3 parça halinde ihale edilmesi öngörülürken, deniz altından yüzeye çıktıktan sonraki havali hatlar için de ihale süreci başlatıldı. Proje kapsamında yer altında 7 ayrı kablo döşenecek. 1 tanesi yedek olan hatların geri kalanı da 3′e fazdan 2 devre olarak hazırlanacak. Kablolar, deniz dibinin 1,5 metre altına döşenecek.

BOĞAZ’DA KONTROLLÜ TRAFİK

Projenin kablo döşeme süreci boyunca, Çanakkale Boğazındaki gemi ve tanker trafiği de kontrollü olarak sürdürülecek. Yetkililer, İzmit-Körfez geçişi gibi çeşitli projeler nedeniyle projenin güzergahında değişiklikler olduğunu belirterek, bu gibi süreçlerin de projeyi geciktirdiğine dikkat çekti. Yetkililer, yeni bir gecikmenin İstanbul için risk yaratacağına da işaret etti.

BATIK GEMİ VAR MI DİYE BAKILDI

Türkiye’de ilk defa uygulanacak bu projede, özel gemilerle kablo döşeme işlemi yapılacak. Bakanlık, proje öncesinde 2 yıllık bir hazırlık süreci gerçekleştirdi. Bu süreçte deniz dibi çalışmaları yapıldı ve dipte bir sorun olup olmadığına bakıldı. Çalışma kapsamında, deniz altında mayın ya da batık gemi gibi projeyi engelleyecek unsurlar var mı diye de araştırma yapıldı.

21 Haziran 2012 Perşembe

BP DÜNYA ENERJİ RAPORUNU AÇIKLADI: Enerji sektörü petrol zengini Arap ülkelerindeki siyasi çalkantılardan doğrudan etkilendi.

Enerji sektörü petrol zengini Arap ülkelerindeki siyasi çalkantılardan doğrudan etkilendi. Ayrıca geçen yıl yaşanan afetler ve felaketler de enerji üretimi ve tüketiminde önemli rol oynadı.
Petrol şirketi BP, dünyada enerji tüketimi ve üretimine ilişkin her yıl hazırladığı Dünya Enerji Raporu’nu açıkladı. 2011 yılının verilere göre, enerjiye olan küresel ihtiyaç artmaya devam ediyor. Bu nedenle de geçen yıl kömür tüketimi büyük artış gösterdi.
İngiliz petrol şirketi BP’nin başiktisatçısı Christof Rühl, Arap Baharı’nın enerji sektörünü etkilediğine dikkat çekiyor. Rühl “Bazı Arap ülkelerinde yaşanan siyasi huzursuzluklar ve şiddet, özellikle Libya’da petrol ve doğal gaz üretiminin fazlasıyla düşmesine yol açtı. Noksan üretim hesaplandığında toplam zarar 72 milyon ton petrole eşdeğer. Bu AB’de tüketilen ham petrolün yüzde 11′inden biraz fazla” açıklamasını yapıyor.
Bir diğer etken de Japonya’da meydana gelen nükleer facia. Fukuşima santralinde meydana gelen faciadan sonra dünya genelinde enerji üretimi 115 milyon ton petrole eşit miktarda azaldı. Buna karşın enerji tüketimi dünya genelinde geçtiğimiz yıl yüzde 2,5 oranında artış kaydetti.

“Ekonomik büyüme etkilenmedi”

Christof Rühl, ekonomik büyümenin bu durumdan etkilenmediğini, piyasaların enerji eksikliğini gidermeyi başardığını analiz ediyor. Rühl, “Piyasaların esnekliği giderek önem kazanıyor. Bu da üretimi artırmak için bir enerji kaynağının yerini başkasıyla doldurabilmek ve ticari dengeleri de yönlendirebilmek gerektiğine işaret ediyor. Geçen yıl da tüm bunlar nispeten sorunsuz bir şekilde uyumlu hale getirildi” diyor.
Örneğin doğal gaz tüketimi azalan Almanya, ABD’den kömür ihraç etti. Japonya’da likit gaz kullanımı arttı. OPEC ülkeleri, özellikle Suudi Arabistan’da, petrol üretimini arttırdı. Ancak bu önlemler enerji ihtiyacını karşılamış olsa da bunun iklim üzerinde yıkıcı etkisi oldu. Doğal gaz ve petrolün yerini ABD ile Kolombiya’dan ihraç edilen kömür alınca, geçtiğimiz yıl dünya genelinde karbondioksit salınımı da yükseldi.
Doğal Hayatı Koruma Vakfı’ndan (WWF) Regine Günther “Bu endişe verici bir facia, çok tehlikeli. Enerji kaynaklı karbondioksit salınımı bir yılda yüzde 3 oranında arttı. Bu devasa bir rakam” şeklinde konuşuyor. Bu sadece bir başlangıç”

Potsdam İklim Araştırmaları Enstitüsü’nün başiktisatçısı Ottmar Edenhofer, bu artışın süreceği görüşünde. Edenhofer “İnsanlık tarihindeki en büyük kömür döneminin başlangıcındayız. Bu sadece bir başlangıç, çünkü kömürün payı giderek daha fazla artıyor. Şu anda sera gazı emisyonlarında en büyük rakamlara ulaştık. Rakamlara bakıldığında sanki hiç iklim konferansı düzenlenmemiş gibi” yorumunu yapıyor.
Şimdiki kömür üretimi dikkate alınırsa, kömür rezervleri yüz yıldan fazla yeter. Ham petrol 54, doğal gaz kaynakları da 64 yıl yetecek kadar var. Buna karşın yenilenebilir enejilere yapılan yatırım ise oldukça az. Dünya Enerji Raporu’na göre, dünya genelinde rüzgar, güneş, biyotermal gibi yenilenebilir enerjilerin payı sadece yüzde 2

14 Haziran 2012 Perşembe

ABD'den Enerji Güvenliği Konusunda Türkiye'ye Destek





Amerika Enerji Bakan Yardımcısı Daniel Poneman, Türkiye’nin Avrupa’ya giden enerji yollarının hayati kavşak noktasında olduğunu açıkladı.

Washington’da 31’incisi yapılan yıllık Türk Amerikan Konseyi (ATC) konferansının kapanışında konuşan Enerji Bakan Yardımcısı Poneman, enerji güvenliği konusunun tüm taraflar açısından önem taşıdığını, Türkiye’nin bu tarz enerji güvenliğini sağlama açısından üstlendiği önemli rolün farkında olduklarını söyledi. Amerika’nın uzun zamandır güney koridorunu oluşturan doğal gaz boru hatlarına destek verdiğini hatırlatan Poneman, bu koridorun amacının Avrupa’ya yeni doğal gaz kaynaklarını Türkiye üzerinden sunmak olduğunu belirtti.

Amerika Enerji Bakan Yardımcısı Daniel Poneman, petrol ve doğal gazın ötesinde Türkiye’nin temiz enerji kaynaklarına da yatırım yapması gerektiğine inandıklarını söyledi. Temiz enerji sektörünün hızla büyüdüğüne dikkati çeken Amerikalı yetkili, Türkiye’nin bu fırsatı değerlendirebilecek konumda olduğunu, Türk hükümetinin 2023 yılına kadar enerji kaynaklarının yüzde 30’unu yenilenebilir yapma hedefini ise takdir ettiklerini kaydetti. Türkiye’nin rüzgar, güneş, hidroelektrik ve jeotermal enerji açısından olağanüstü yenilenebilir kaynaklara sahip olduğunun altını çizen Poneman, Amerika’nın Türk ortaklarla birlikte çalışma konusunda istekli olduğunu sözlerine ekledi.

İki ülkenin enerji alanında, fosil kaynaklara bağımlılık, enerji güvenliğinin güçlendirilmesi ve iklim değişikliği tehdidiyle mücadele gibi ortak zorlu konularla yüzleştiğini söyleyen Amerikalı yetkili, bu zorlukların beraberinde fırsatlar sunduğunu kaydetti. Poneman, Türk şirketlerle enerji verimliliği konusunda umut verici bir işbirliği olduğunu belirtti.

Türkiye’nin nükleer enerji hedeflerine de değinen Amerika Enerji Bakan Yardımcısı Poneman, 2030 yılına kadar 20 nükleer reaktör kurma planlarının gelecek vadettiğini söylese de Japonya’daki Fukuşima faciası gibi olaylardan ders çıkarılması gerektiğinin altını çizdi.

Nükleer silahlanma konusundaki tutumundan dolayı da Türkiye’yi öven Poneman, hassas nükleer malzemelerin korunması, nükleer kaçakçılıkla mücadele ve nükleer silahlanmayı önlemeyi amaçlayan diğer konularda Türkiye’yle birlikte çalışmak istediklerini söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Nisan 2010’da Nükleer Zirve için Washington’a geldiğini ve burada iki hükümetin, sınırların nükleer ve radyolojik madde kaçakçılığına karşı izlenmesi yönünde ortaklık yapma kararı aldığını hatırlatan Poneman, iki ülkenin bu konularda daha fazla işbirliği yapabileceğini belirtti.

10 Haziran 2012 Pazar

Güneş elektriğinde teşviksiz yatırım dönemi başlıyor





Özellikle Avrupa hükümetlerinin güneş enerjisinden elektrik üretimine yönelik teşvikleri azaltması ve hatta kaldırmaya başlamasına rağmen gelişen teknolojiye ve düşen maliyetlere bağlı olarak yatırımcılar yeni GES projelerini hayata geçirmeye çalışıyorlar.

Bu doğrultuda son gelişme Wuerth Solar GmbH & Co. ve Gehrlicher Solar AG adlı Alman şirketlerinin İspanya'da toplamda 500 MW'ı aşkın GES yatırımlarının hazırlığını yaptıklarına dair açıklamaları oldu.
Açıklamalara göre Wuerth Solar GmbH & Co. İspanya'nın Murcia bölgesinde 277 milyon avroluk yatırım ile 287 MW'lık güneş enerjisi santrali kurmayı planlıyor. Şirket bu yatırımı için inşa çalışmalarına 2014'ün başında başlamayı hedefliyor.

Gehrlicher Solar AG ise ülkenin Extremadura bölgesinde 250 milyon avroya yakın yatırım ile 250 MW'lık santrali devreye almayı hedefliyor. Şirket bu yatırımı için yasal izinleri 6 ila 8 ay arasında sağlayıp, 2013'ün ikinci yarısında santralin inşasına başlamayı planlıyor.

8 Haziran 2012 Cuma

Virüslerden elektrik ürettiler


 
 
ABD’li bilim insanları, mekanik enerjiyi elektriğe çeviren sağlığa zararsız virüslerden enerji üretilmesini sağlayacak bir metod geliştirmeyi başardı. `Virüs jeneratörle`, sıvı kristal ekranda `1` rakamını oluşturdu.
 
Bilim insanlarının geliştirdiği jeneratör, biyolojik materyalden piezoelektrik (belli materyallerin basınçla elektrik ortaya çıkarması) yoluyla enerji açığa çıkarılmasını sağlayan kendi alanındaki ilk örnek.

Araştırmacılar, bir kağıt kalınlığında jeneratör üreterek, bir sıvı kristal ekranı çalıştıracak kadar enerji elde etmeyi başardı. Ekranın çalışması için, bir mühendis, M13 virüslerle kaplanmış bir elektrot koluna parmağıyla basıyor. Virüsler, parmağın dokunuşundaki gücü, elektrik yüküne çeviriyor.

Gerçekleştirilen deneyde yer alan Berkeley Üniversitesi akademisyeni Seung-Wuk Lee, “Daha fazla araştırma yapmamız lazım. Ancak ‘kişisel’ güç jeneratörlerinin geliştirilmesi adına önemli bir adım attık” dedi.

AKILLI VİRÜS

Ağırlıklı olarak biyo mühendislik alanında kullanılan M13 virüsleri, insanlara zararlı olmadığı gibi, birkaç saat içinde sayıları milyonlara ulaşacak şekilde kendini kopyalayabilme özelliğine sahip. Çubuk şeklindeki virüsler, içinde bulundukları alana doğal olarak düzenli bir şekilde yayılabiliyor.

Lee ve ekibi, bakteriyofaj virüsü ilk olak testten geçirip piezoelektrik özelliği olduğunu doğruladı. Virüslerden maksimum etkinlik elde edebilmek için M13’lerin genetik yapısıyla oynandı. Ardından, her biri tek bir levha içeren 20 virüs katmanı en yüksek performans elde edebilmek için üst üste kondu. Son olarak, çok katmanlı levha, sıvı kristal ekrana kablolarla bağlı iki altın kaplama elektrotun arasına kondu (videoda ekrana bağlı kablolar neredeyse belli olmuyor).

Deneyde, 400 mili voltluk enerji tespit edildi. Bir AAA pilin (1,5 Volt) neredeyse çeyreği kadar olan enerji, ekranda “1” rakamının oluşmasını sağladı.

Lee, “Şimdi elde ettiğimiz başarıyı geliştirmenin yollarını arıyoruz... Biyoteknoloji, genetik olarak modifiye edilmiş çok sayıda virüs elde etmemizi sağlıyor. Virüslere dayanan piezoelektrik materyaller, bir gün mikro elektronik alanında büyük atılımlar sağlayabilir” dedi.

2 Haziran 2012 Cumartesi

Fethiye’de 2 Yunus Artık Özgür!







2010 yılının Eylül ayında Fethiye-Hisarönü’ndeki ufacık ve mikrop dolu bir beton havuzdan kurtarılan, Tom ve Misha adı verilen afalina türü iki erkek yunus, Born Free Foundation’ın çabaları sonucu, 20 ay süren rehabilitasyon sürecinin ardından doğal yaşam ortamlarına geri döndü.

Böylesine önemli bir doğaya geri dönüş projesi, gösteri merkezlerinde çalıştırılan yunuslar için Türkiye’de ilk kez gerçekleştiriliyor. Tüm bu süreç, doğru yapılan rehabilitasyon çalışmalarının, esaret altındaki diğer yunusların doğal yaşam ortamlarına geri bırakılması için sağlıklı bir model olarak Türkiye’de ve dünyada uygulanabileği umudunu veriyor.

1 Haziran 2012 Cuma

584 Günde 'Elektrikli' Devr-i Alem


5 kişilik mürettebatla dünya turunu tamamlayan elektrikli katamaran, güneş enerjisiyle dünya turunu tamamlayan ilk gemi oldu.

Solar panellerinin elektrik üretme kapasitesinin hızla artması, ulaşımda yeni seçenekleri gündeme getiriyor.İsviçreli bir grubun 584 güne yayılan deneyimi güneş enerjisinin önemini gösterdi.

Denize kıyısı olmayan İsviçre 'nin PlanetSolar isimli katamaranı, güneş enerjisiyle dünya turunu tamamlayan ilk gemi oldu.

5 kişilik mürettebatın bulunduğu PlanetSolar isimli katamaran, Fransa'nın güneyindeki Monako limanında coşkulu bir kalabalık tarafından karşılandı.

31 Mayıs 2012 Perşembe

SUUDİ ARABİSTAN'DAN GÜNEŞE YATIRIM


Ortadoğu'nun en büyük ekonomisine sahip Suudi Arabistan'ın önümüzdeki 20 yıl içerisinde ülkenin ihtiyaç duyduğu elektriğin üçte birini güneş enerjisinden temin etmeyi ve bunun için de 109 milyar dolarlık yatırım planladığı bildirildi.
Medyada çıkan haberlere göre Kral Abdullah, Atomik ve Yenilenebilir Enerji Şehri danışmanı Mahir El Udan, ülkenin 2032 yılına kadar 41 bin megawat'lık güneş enerjisi kapasitesine sahip olmayı hedeflediğini söyledi.
Yetkili, sadece güneş panellerini inşa etmek yerine yerel enerji üretimini daha ileriye götürecek sürdürülebilir güneş enerjisi sektörü oluşturmak istediklerini kaydetti.
41 bin megawata ulaşabilmek için gerekli yatırımın 82 milyar doları bulacağı, kalan 27 milyar doların ise güneş paneli tesislerinde çalışacak Suudi vatandaşların eğitimi, bakım ve operasyonda kullanılacağı belirtildi.
Uzmanlara göre yenilenebilir enerji kullanımı sayesinde Suudi Arabistan'da su arıtımı ve enerji üretimi için yakılan petrol azaltılacak ve önümüzdeki 20 yıl boyunca günlük 523 bin varil petrol tasarruf edilecek.
Bunun yanısıra dünyanın en büyük petrol ihracatçısının güneş enerjisi üretimi için güneş panellerinin ülke içerisinde üretilme şartı koşabileceği ifade edildi.
Ülkenin yenilenebilir enerji stratejisini belirlemek amacıyla geçtiğimiz yıl hükümet tarafından kurulan Ka-care adlı kurumun planlarının bu yıl içerisinde onaylanması bekleniyor. Planlara göre güneş termal tesislerinden 25 bin megawat, güneş panellerinden ise 16 bin megawat'lık enerji elde edilmesi bekleniyor.
Tahminlere göre Suudi Arabistan'ın elektrik ihtiyacı 20 yıl içerisinde zirve yaparak 121 bin megawat'a ulaşacak. Bu talebin yarısı hidro karbon yakıttan karşılanacak.

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Güneş enerjisiyle 2500 km yolculuk


Güneş enerjisiyle çalışan uçak "Solar Impulse", İsviçre'den Fas'a 2 bin 500 kilometrelik bir uçuş yapacak.
Organizatörler, uçağın sabah saatlerinde Payerne askeri havaalanından havalanarak Madrid'e gideceğini, bu yolculukta uçağa Andre Borschberg'in kumanda edeceğini bildirdi. Uçağın Madrid'e yerel saatle cuma geceyarısı 02.00 civarında inmesinin bekleniyor.
Uçağın, Madrid-Rabat arasındaki yolculuğunda ise kumandayı Bertrand Piccard'ın devralacağı, Rabat'ın son durak olacağı belirtildi.
Organizatörlerin, hava şartlarının uygun olup olmamasına göre uçuşu iptal etme yetkileri bulunuyor.
"Solar Impulse"ı Fas'ta, güneş enerjisini geliştirmekle görevli Fas Güneş Enerjisi Ajansı'nın karşılayacağı belirtildi.
İlk uçuşunu İsviçre'den Brüksel'e, ikinci uçuşunu ise geçen yıl Paris-Brüksel arasında yapan "Solar Impulse", tek bir damla yakıt kullanmadan İsviçre'den Fas'a kadar 2 bin 500 kilometreden uzun bir yol kat etmeye çalışacak.
4 motorlu "Solar Impulse", 63 metre kanat genişliğine ve güneş enerjisini depolayan 12 bin güneş hücresine sahip.



22 Nisan 2012 Pazar

Bu Tekne Güneş Enerjisi ile Çalışacak

Bu Tekne Güneş Enerjisi ile ÇalışacakAdana'nın Ceyhan ilçesinde okullarında tekne olmadığı için pratik yapamayan öğrenciler, öğretmenleriyle birlikte 4 kişilik bir sürat teknesi için kolları sıvadı. Güneş enerjisiyle çalışacak teknenin toplam maliyetinin 10 milyon TL olduğu kaydedildi.

Ceyhan Endüstri Meslek Lisesi Denizlik Bölümü ile Mobilya Dekorasyon Bölümü öğrencileri öğretmenlerince ortaklaşa yürütülen çalışmalar, söz konusu okulda görev yapan öğretmenlerin nezaretinde sürdürülüyor. Çalışmalar hakkında bilgi veren Okul Müdürü Abudulkadir Öztürk, Ceyhan'da bir ilke imza atarak ahşaptan tekne yaptıklarını ifade ederek, "Okulumuz bünyesinde aynı zamanda da 'Denizcilik Anadolu Meslek Lisesi' bulunuyor. Bu okuldaki öğrencilerimiz, okul çatısı altında pratik yapabilecekleri bir gemi olmadığı için zorlanıyorlardı. Biz de Mobilya Dekorasyon Bölümü öğrencileriyle birlikte tekne yapma kararı aldık. Bu Ceyhan'da ilk olacak, ancak imkanlar ölçüsünde fiberglas veya çelikten daha büyüğünü yapmayı amaçlıyoruz" dedi.

Yaklaşık 5 metre uzunluğunda ve 2 metre genişliğinde olacak olan sürat teknesinin, 4 kişilik olduğunu ve 75 beygir gücüne sahip bir motorla çalışacağı bilgisini de veren Öztürk, "Okullar tatil olmadan önce bitirmeyi amaçlıyoruz. Teknemizin bir özelliği de güneş enerjisiyle çalışabilecek olması. Bunun için önceden alınan paneller tekneye yerleştirilecek ve bu paneller güneş enerjisini depolayarak enerji görevi görecektir. Teknenin Mayıs ayının sonlarına doğru Ceyhan Nehri'ne indireceğiz ve nehirde tur düzenleyeceğiz" dedi. Teknenin toplam maliyetinin 10 bin TL olduğuna dikkat çeken Öztürk, "Burada bilgi, tecrübe ve potansiyel var. Bu kurumlara sahip çıkalım. Buralar hepimizin. Bir ve beraber olup, güçlerimizi birleştirince bakınız ortaya ne kadar güzel eserler çıkıyor. Talep olması durumunda dışarıya da surat teknesi yapabiliriz" ifadesini kullandı.

20 Nisan 2012 Cuma

Rüzgâr Santrallerinde Reaktif Enerji Kompanzasyonu



Rüzgâr enerjisi, Amerika Birleşik Devletlerinde ve dünyanın bütün ülkelerinde en hızlı gelişen elektrik
kaynaklarının başında gelmektedir. Rüzgâr enerjisinin her gün daha artan önemi eskiye göre daha titiz incelemeleri ve daha katı işletme standartlarını gerekli kılmıştır. Rüzgârdan elektrik enerjisi elde etme çalışmalarının butik boyutlarından tam gelişmiş enerji santrallerine dönüşmesine bağlı olarak, genel şebeke gerilimi regülasyonunu ve dinamik voltaj kararlılığı ile ilgili enterkonnekte sistem koşullarını karşılamak için endüstrinin daha akıllı ve daha uygun çözümlere ihtiyacı olduğu anlaşılmıştır.
Reaktif Volt-Amper (VAR) teknolojisindeki gelişmeler, yeni uygulama ve hizmetlerle birlikte,geleneksel voltaj ve güç faktörü kontrol yöntemlerinin dezavantajlarını ortadan kaldırmakta ve rüzgâr enerjisi konusunda geliştirme çalışmaları yapanlara günümüzün çok katı ve özel enterkonnekte bağlantı koşullarına uyum sağlama olanağı sunmaktadır.

Bu rapor, bir rüzgâr santralinde voltaj ve güç faktörü kontrolü ve şebeke bağlantısı ile ilgili altyapı konularını, American Superconductor (AMSC®) tarafından geliştirilmiş bir dinamik reaktif kompanzasyon sisteminin kurulmasını da içeren, mevcut çözüm alternatiflerini ve işletimsel görüşleri ele almaktadır.


Geçmişte, rüzgâr santrali işletmecileri şebeke bağlantı noktasında voltaj regülasyonu için mekanik


olarak devreye girip çıkan kondansatör bloklarını kullanmaktaydılar.


Ancak, bu geleneksel yaklaşım, rüzgârın çok fazla ve sürekli olarak değişen doğası nedeniyle,rüzgâra bağlı elektrik enerjisi için çok uygun değildir.
Bunun iki ana nedeni vardır:
Birincisi; rüzgâr türbinleri, özellikle endüksiyon jeneratörlü olanlar, şebekeden büyük miktarlarda reaktif güç (VAR) çekerler. Bu da, voltaj seviyesinin mevzuatın belirlediği sınırlar içinde tutulabilmesi için sık sık düzeltici işlemlere başvurulmasına neden olur. Rüzgâr enerjisinin değişken olmasına karşın, kondansatörler yalnız belirli miktarlarda reaktif gücü (VAR) kompanze edebilirler ve devreden çıktıktan sonra, yüklenmiş olan elektrik enerjisinin boşalabilmesi için, tekrar devreye bağlanmadan önce 5 dakika bekletilmeleri gerekir. Bu nedenle, yalnız kondansatör bloklarını kullanarak uzun bir süre optimum düzeyde reaktif kompanzasyon sağlamak her zaman mümkün olamamaktadır.
Íkincisi; bazı durumlarda, voltaj seviyesini regüle etmek üzere kondansatör bloklarının devreye girip
çıkmasının türbinin dişli kutusunda aşırı zorlanmalara neden olduğu bildirilmiştir. Kondansatör blokları, tipik olarak, programlanmış voltaj seviyesi kontrolleri için kullanılabilecek en ekonomik seçenektir ve hiç şüphesiz ki, birçok rüzgâr santralinde reaktif kompanzasyon sisteminin ana elemanı olmaya devam edeceklerdir.
Ancak, sadece kondansatör blokları kullanarak rüzgâr santrallerinin bağlantı koşullarını sağlamak her zaman mümkün değildir. Rüzgâr santrallerinde reaktif kompanzasyonun optimize edilmesi, şebeke ile olan fiziksel bağlantıları, özel bağlantı yönetmeliklerini, şebeke işletmecisi ile iş ilişkilerini, işletme giderleri ve rüzgâr santrali ekipmanlarını içeren geniş bir perspektif gerektirir. Olağanüstü durumlarda, özellikle şebekenin zayıf olduğu yörelerde, yetersiz şebeke bağlantıları rüzgâr santralinin Megawatt çıkış verimini bile etkileyip, rüzgâr santralinin devre dışı kalmasına neden olarak santralin satış gelirlerini de tehlikeye sokabilir.Bu geniş açıdan bakıldığında, bir reaktif kompanzasyon sistemi tasarımlanmadan önce bağlantı noktasındaki şebeke dinamiklerinin çok dikkatle analiz edilmesinin ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır.

Güneş Enerjisi ile Elektrik Üretimi

 Güneş Enerjisi ile Elektrik ÜretimiGüneş dünyamızın en büyük enerji kaynağıdır. Tüm canlılar yiyecek ve ısınma gibi gereksinimlerinidoğrudan ve dolaylı yollardan güneşten sağlamaktadır.
Güneş Enerjisi ile Elektrik Üretimi
Güneş dünyamızın en büyük enerji kaynağıdır. Tüm canlılar yiyecek ve ısınma gibi gereksinimlerini
doğrudan ve dolaylı yollardan güneşten sağlamaktadır. Ancak insanlar güneş enerjisini bir çok farklı
yolla kullanmaktadır.
Örneğin fosil yakıtlar,bitkisel ve hayvansal atıkların geçmiş jeolojik yıllarda sıkışmasıyla bugün ki fosil yakıtlara dönüşmüştür. Bu yakıtlar ulaşım ve elektrik üretimi için kullanılmıştır. Diğer taraftan Güneş Kaynağından elektrik üretimi sağlayabilen Güneş pilleri güneş ısınlarını hiçbir hareketli parça gerektirmeden, çevreyi kirletmeden ve sessiz bir şekilde doğrudan elektrik enerjisine çevirerek temiz bir enerji kaynağı sağlamaktadır. Üstelik güneş pilleri diğer elektrik enerjisi üretim sistemlerine göre daha uzun omurlu ve masrafsızdır. Güneş pilleri bilgisayar teknolojilerinden olan CDROM teknolojisiyle temelde ve materyal olarak aynı teknolojiyle üretilmektedir.

19 Nisan 2012 Perşembe

TT Arena stad'ına güneş panelleri monte edilecek

Galatasaray yönetimi, TT Arena tribünlerinin üzerine güneş enerjisi panelleri monte ettirecek. Stadyum, kendi elektriğini üretecek


Galatasaray yönetimi, Türk Telekom Arena'yı güneş enerjisi panellerinden elde edilecek elektrikle aydınlatacak. Başkan Ünal Aysal'ın bizzat takip ettiği proje için Alman şirketi Kosi-Solar ile masaya oturan sarı-kırmızılı yönetim, TT Arena tribünlerinin üstünde yer alacak güneş panellerinden elde edilecek enerjiyi gece maçlarında aydınlatmada kullanmayı planlıyor. Alman şirketi, Türk Telekom Arena'nın dört tribününün çatısına 8 binden fazla güneş enerjisi paneli yerleştirmeyi hedefliyor. TT Arena'nın açılır-kapanır çatısı için de tekliflerin alındığı, güneş panellerinin öncelikli olarak yaz aylarında montajının yapılacağı öğrenildi. .

400 ev aydınlatıyor
Güneş enerjisi panelleri son yıllarda modern stadyumların vazgeçilmezi. İsviçre'nin Bern kentindeki Stade de Suisse'de 2005 yılında montajı yapılan 7 bin güneş enerjisi paneli sayesinde stadyumun çevresindeki 400 evin elektrik ihtiyacı karşılanıyor. Tayvan'daki Dragon Stadı da 2009 yılında güneş enerjisi panelleriyle yüzde 100 aydınlatılabilen ilk stadyum olarak tarihe geçti. Dragon Stadı'ndaki panel sayısı 8 binj 844. ABD'de Boston Red Sox ve San Francisco Giants, Almanya'da ise Nurnberg'in "Easy Credit" Stadı'nda da güneş enerjisi panelleri bulunuyor. sabah